MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde 09.03.2009 tarihinde hasta yatış bölümünde işe başladığını ancak davalı işverenin 01.05.2009 tarihinde işe girişini bildirmiş olduğunu, davalı işveren tarafından süre gelen devamlı maaş düzensizliğinden ötürü ortalama her ay ekonomik zorluklar içerisinde karşı karşıya kaldığını, ödenmeyen ücret alacakları nedeniyle 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 24/2-e maddesi uyarınca iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının 01.05.2009 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının iş akdini 21.08.2013 tarihi itibari ile feshettiğini, feshin haklı bir sebebe dayanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı davalı işyerinde ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yaptığını ileri sürerek tatil ücretini talep etmiş, davalı ise iddianın doğru olmadığını savunmuştur.Söz konusu alacağın varlığını ispat yükü davacıda olup, davacı delil olarak tanık beyanlarına dayanmıştırİşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır.Diğer taraftan 6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” ve 254. Maddesinde ise “Dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur” kurallarına yer verilmiştir. Dairemizin istikrarlı uygulaması gereği, davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına ihtiyatlı yaklaşılması gerekir. Bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmelidir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanlarına göre davacının genel tatillerde çalışma yaptığı kabul edilip alacak hesaplanmıştır. Oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçiler aynı şekilde davalı aleyhine dava açan kişilerdir. Tanıkların konumu, tanıklıklarına duyulacak güveni etkileyecek durumdadır. Bu nedenle tanıklıklarına itibar edilemez. Davacı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını somut delillerle kanıtlayamadığından bu talebin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.