Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5676 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 34149 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİY A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01.01.1990 tarihinde muhasebe görevlisi olarak işe başlayıp 30.12.2005 tarihinde işten ayrıldığını, 26.10.2007 tarihinde tekrar aynı görevle işe başladığını, davalı işyeri sahibi tarafından telefonuna ‘muhasebeye talimat veriyorum, tazminatlarını hesaplasınlar alacaklarınla ihtiyaçlarını karşılarsın’ şeklinde mesaj gönderilerek iş akdinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının 1990 yılında çalışmaya başladığını taraflar arasındaki iş ilişkisinin 2005 yılında sona erdiğini, davacının şirket nezdindeki tüm hak edişlerinin bu tarih itibari ile kendisine ödendiğini, davacının hizmet birleştirilmesi yönündeki talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının tekrar 26.10.2007 tarihinde çalışmaya başlayıp iş akdinin 31.08.2013 tarihinde sona erdiğini, davacının şirket nezdinde kalmış herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının söz ettiği telefon mesajının fesih bildirimi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı davalı işyerinde ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yaptığını ileri sürerek tatil ücretini talep etmiş, davalı ise iddianın doğru olmadığını savunmuştur.Söz konusu alacağın varlığını ispat yükü davacıda olup, davacı delil olarak tanık beyanlarına dayanmıştırİşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır.Diğer taraftan 6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” ve 254. Maddesinde ise “Dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur” kurallarına yer verilmiştir. Dairemizin istikrarlı uygulaması gereği, davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi gerekir. Bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanlarına göre davacının genel tatillerde çalışma yaptığı kabul edilip alacak hesaplanmıştır. Oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçiler aynı şekilde davalı aleyhine dava açan kişilerdir. Tanıkların konumu, tanıklıklarına duyulacak güveni etkileyecek durumdadır. Bu nedenle tanıklıklarına itibar edilemez. Davacı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını somut delillerle kanıtlayamadığından bu talebin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.