MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı alacaklarını istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kıdem tazminatının hesabı noktasında toplanmaktadır.Emekliliği hak ederek işten ayrılan personelin kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetleri, yaşlılık aylığını bağlayan ... ise 5434 sayılı yasanın 89.maddesine göre emeklilik ikramiyesi yönünden; ... ise 1475 sayılı yasanın 14/IV hükmüne göre kıdem tazminatı yönünden birleştirileceğinden; 4603 sayılı yasaya göre işçi statüsüne geçen personelden "emekliliği hak etmeden" ayrılacak olanlara da aynı imkanın sağlanması amacıyla iş sözleşmelerinin 5.maddesine bu yönde bir hüküm konulduğu, davacı emekliliğini hak etmeden ayrıldığından, davalı banka işçilikte geçen hizmet süresi için son ücretine göre hesapladığı kıdem tazminatını, ayrıca davacının sözleşmeli personel olarak çalıştığı, 19.7.1982 / 13.3.2002 dönemi için davacıya emeklilik ikramiyesini ödediğini savunmaktadır.1475 sayılı yasanın 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz. İşçinin kamu kurumlarında işçi olarak çalıştığı sürelerin birleştirilebilmesi için, önceki çalışmaların fesih şekli itibarıyla kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi gerektiği 1475 sayılı Yasanın 14/5 maddesinde açık biçimde düzenlenmiştir. İşyerinde memur ya da sözleşmeli personel olarak çalışmış olan ve kendi isteği ile ayrılarak başka bir kamu kurumunda işçi olarak çalışmaya başlayan işçi yönünden yapılan işlemin prosedür gereği olduğunda söz edilemez. İşçi daha iyi şartlarda ve ayrı bir statüde çalışma yolunu seçmiştir. Bu itibarla istifa ile sona eren memur ya da sözleşmeli personel döneminin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması doğru olmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları da bu doğrultudadır (Yargıtay H.G.K. 15.10.2008 gün 2008/9-586 E, 2008/ 633 K. ; 28.11.2007 gün 2007/9-814 E, 2008/896 K.). İstifa ile sona ermemiş olan memuriyet dönemi ile sözleşmeli personel olarak çalışılan süreler, 1475 sayılı yasanın 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında sözü edilen özel tavan gözetilmek suretiyle tazminat hesabında dikkate alınmalıdır. 1475 sayılı Kanunun 14/6 maddesinde Özel tavan öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T.C. Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda, son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Bu özel tavan, işçinin yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihi esas alınarak belirlenir. Dairemizin istikrar kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 27.3.2006 gün 2005/29328 E, 2006/7379 K.)Somut olayda, davacının 19.7.1982 / 13.3.2002 döneminde sözleşmeli personel olarak, 13.3.2002/ 28.2.2005 tarihleri arasında ise işçi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının tüm çalışma döneminde işçi imiş gibi kıdem tazminatı hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Davacının çalıştığı, KHK dönemi özel tavan gözetilerek davacıya ödenmesi gereken emekli ikramiyesi hesaplanıp, 13.3.2002/ 28.2.2005 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığı dönem için ise kıdem tazminatı belirlenerek, ikisinin toplamının davacıya ödenip ödenmediği hususunda rapor alınıp sonuca gidilmelidir. 2- Davalı banka 4603 sayılı Yasa'nın 11.maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan Kurum aleyhine harca hükmedilmesi de hatalı olmuştur.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.