Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4317 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 31159 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A)Davacı İsteminin Özeti: Davacı; davalı işyerinde 2004 Ağustos ayında çalışmaya başladığını,işveren tarafından 26.05.2012 tarihinde “Bizim için artık pahalı oluyorsunuz bundan sonra kendi işinize bakın” denmek suretiyle iş akdinin sözlü olarak feshedildiğini,son iki yıla ait yasal izin haklarını da kullanamadığını ileri sürerek kıdem,ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili;davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini,ayrıca kesintisiz çalışmasının da söz konusu olmadığını,yıllık izinlerini de eksiksiz kullandığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D)Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir.E)Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-1475 sayılı yasanın 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. Kıdem tazminatına hak kazanmada önceki dönemin tasfiyesi ya da birleştirilmesi yönünde fesih şekli önemli ise de kıdemin veya yıllık izin süresinin hesabında fesih şeklinin önemi yoktur.Dosya içeriğine ve kayıtlara göre davacının kısa aralıklarla işyerinde çıkış ve girişleir olup, davalı davacının ilk dönem çalışması olan 19.01.2006-14.09.2009 tarihleri arasındaki çalışmasının işyerinde devamsızlık yapması nedeni ile haklı olarak feshedildiğini savunmuş ve tutanaklar ile fesih ihtarnamesi sunmuştur. Nitekim davalı tanığı Osman da “şirkette 17 yıl üretim müdürü olarak çalıştığını, davacının işyerinde iki dönem halinde 3'er yıllık çalışma yaptığını” bildirmiştir. Davacı ise aralıksız ve kesintisiz çalıştığını iddia etmiştir. Davacı işçinin hizmet süresi, ilk dönem çalışmasının davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediği ve bu dönemin birleştirilip birleştirilmeyeceği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Mahkemece davacının iki dönem çalışması üzerinde durulmamış, ilk dönemin tasfiye edilip edilmeyeceği konusunda gerekçe oluşturulmamıştır. Davacının belirtilen ilk döneminde iş sözleşmesinin 14.09.2009 tarihinde devamsızlık nedeni ile feshi halinde, ilk dönem kıdem tazminatına hak kazanılacak şekilde son bulmadığından sürenin birleştirilmesi sözkonusu olmayacaktır. Bu nedenle işverenin bu savunması ve delileri üzerinde durulmalı, davacıya bu husus açıklatılıp karşı cevap ve delileri sorulmalı ve sonucuna göre dönem birleştirmesi olup olmayacağına karar verilmelidir. İlk dönemin haklı olması halinde kıdem ve ihbar tazminatı sadece ikinci dönem çalışma süresi dikkate alınarak hesaplanmalı, aksi halde ise şimdiki gibi karar verilmelidir. Eksik inceleme ve dönem birleştirmesi hakkında gerekçe kurulmadan karar verilmesi hatalıdır. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.