MAHKEMESİ İŞ MAHKEMESİDAVALILAR : 1-... ADINA AVUKAT ...2-...DAVA : Davacı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalılardan ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili davalı ............aleyhine genel tatil alacağı, fazla çalışma ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarının tahsili talebi ile alacak davası açmış,Yargılama sırasında Mahkemece 14.03.2013 tarihli oturumun 2 numaralı ara kararı ile “ davacı vekiline müvekkilinin çalıştığını iddia ettiği tüm şirketlere karşı davayı teşmil etmek üzere duruşma gününe kadar süre verilmesine “ karar verilmiş,Davacı vekili bu ara kararı üzerine” ............i” davaya dahil etmiştir.Mahkemece 27.05.2014 tarihli oturumda tefhim ettiği hükmün esasını teşkil eden hüküm özetinde “ kabul edilen genel tatil alacağı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir.Mahkemece gerekçeli karar başlığında davalı ......’ nın yanı sıra dahili davalı yapılan ” ..........Şirketi ” de davalı olarak gösterilmiş,Hüküm sonucunda ise genel tatil alacağının davalı Belediye Başkanlığından, fazla çalışma ücreti alacağının ise davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Kararı davalı ... vekili temyiz etmiş, .........Şirketini ise gerekçeli karar tebliğ edildiği halde kararı temyiz etmemiştir.Davanın kimler aleyhine yürütüleceği ve hükmün kimler aleyhine nasıl kurulacağı HMK. nun 297. maddesinde çok açık bir şekilde belirtilmiş, HMK. nun 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın duruşmada tefhim edilen hüküm özetine aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır.Hükmün nasıl oluşturulacağının, tefhimin nasıl yapılacağının HMK. da bu kadar detaylıca düzenlenmesindeki amaç kararların anlaşılabilir, açık ve terüddede meydan vermeyecek şekilde oluşturulması ve bu şekilde hukuk güvenliğinin sağlanmasıdır.Öncelikle alacak davalarında zorunlu dava arkadaşlığının dışında davaya dahili dava yolu ile davalı ithal edilmesi mümkün değildir.Ayrıca davacının taleplerinden hangisinin kabul edildiği, hangisinin reddedildiği, hangi talepte fazla talebin reddedildiği açık ve tereddüde yol açmayacak şekilde belirtilmek zorundadır.Son olarak da gerekçeli kararın hüküm sonucunun duruşmada tefhim edilen ve hükmün esasını teşkil eden hüküm özetine aykırı olamaz.Somut uyuşmazlıkta verilen karar yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve açıklamalara göre değerlendirildiğinde,1- Alacak davalarında zorunlu dava arkadaşlığının dışında davaya dahili dava yolu ile davalı ithal edilmesi mümkün olmadığı ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı halde mahkemece ” ......... Şirketi ” nin dahili dava yolu ile davaya dahil edilerek gerekçeli kararda aleyhine hüküm kurulması davalı ........... Şirketinin temyizi olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.2- Mahkemece 27.05.2014 tarihli oturumda tefhim ettiği hükmün esasını teşkil eden hüküm özetinde “ kabul edilen genel tatil alacağı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine” şeklinde karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm sonucunda ise genel tatil alacağının davalı Belediye Başkanlığından, fazla çalışma ücreti alacağının ise davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek hüküm özeti, hüküm sonucu arasında çelişki yaratılması HMK. nun 298/2. maddesine aykırıdır.3- Mahkemece davada birden fazla alacak kalemi olduğu halde hüküm fıkrasında “ fazlaya dair talebin reddine “ denilerek karar verilmiştir.Hüküm fıkrasındaki “ fazlaya dair talebin reddine “ şeklindeki açıklama kabul edilen alacaklardaki fazla talebin reddedildiği sonucunu doğurur. Bu tür açıklama hangi kalem alacaktaki fazla talebin reddedildiğini göstermediği gibi sübut bulmayan alacağı da karşılamamaktadır.Mahkemece yıllık ücretli izin alacağı hakkında ne karar verildiğinin ve hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hüküm fıkrasında açıkça belirtilmemesi HMK. nun 297/2. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.