MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ile milli bayram ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin davalılara ait işyerinde 1989 yılından, iş akdinin fesih edildiği 20.06.2002 tarihine kadar kesintisiz olarak çini boyama ustası olarak çalıştığını, bu çalışmasının hafta tatillerinde ve milli bayram tatillerinde de sürdüğünü, müvekkilinin önce ...'na ait çini imalethanesinde çalışmaya başladığını, bu imalethanenin 1993 yılında davalılardan ...'a devredildiğini, 1999 Ekim ayında ise tüm işyerinin çalışanları ile birlikte ... Lmt.Şti.ne devredildiğini, müvekkilinin her yıl Ramazan ayında 17.00-24.00 saatleri arasında çalışarak fazla mesai yaptığını, fazla çalışma ücreti ödenmediğini, hafta tatilleri ve milli bayramlarda da çalıştığını, ancak bu çalışmasına ilişkin ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve milli bayram alacağı olduğunu iddia etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Bir kısım davalılar vekili; bu davalının 1 Ocak 1992 tarihinde işyerini açarak çalışmaya başladığını,... Sanatları adı altındaki işyerinin, ne başkasından devralındığını, ne de başkasına devredildiğini, davacının işyerinde çalışırken 1999 yılında hasta olduğu gerekçesi ile devam etmediğini,ancak işverenin iyiniyetli davranarak sigorta primini ödemeyi sürdürdüğünü, ancak davacının başka bir işyerinde çalıştığının öğrenilmesi üzerine sigortasının sonlandırıldığını,hastalık gerekçesi ile işe gelmeyen davacının başka bir işyerinde çalışarak iş akdini fesih ettiğini, bu nedenle de ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamadığını, davacının işyerinde çini piyasasındaki işçi hareketliliği nedeniyle kesintili olarak çalıştığını,davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... şirketi vekili;davacının 1995-1996 yılları arasında bu şirkette kısa süreli olarak çalıştığını, daha sonra da 2000 yılında bir aydan daha kısa süre çalıştığını ve işten ayrıldığını, çalışmasının kısa süreli olduğunu, bu çalışma dönemine ilişkin hak ve alacaklarının kendisine ödendiğini, sigortalı çalışmasının eksik gösterildiğini ileri sürerek hizmet tespiti davası açtığını, ancak sonradan bu davasından feragat ettiğini, bu şirketin işyeri devir almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ...; işveren sıfatına sahip olmadığını ve işyeri yönetmediğini, bu nedenle aleyhine dava açılamayacağını, annesi ... işyerinde de davacının kısa süren çalışmasının olduğunu (1988-1989) bu çalışma süresine göre kıdem tazminatına hak kazanmadığını, işletmeyi 1990 yılında devralıp kiralayan ...'nin 31.12.1983 tarihinde kira akdini bozarak fabrikayı boşalttığını, 01.10.1996 tarihine kadar boş olan fabrikanın bu tarihte boş olarak ... Limited Şirketine kiralandığını, ...nun işyerini terk edeli 17 sene geçtiğini ve bu nedenle davacı talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece; davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir E) Gerekçe:Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.Somut olayda; Mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkemenin kararına dayanak 10/09/2003 tarihli belge, tarihi itibariyle dava açılmadan önce düzenlenmiş olup, bu davadan feragat oluşturacak bir belge değildir.Bu nedenle bu belgeye dayanılarak 1. ve 2. numaralı davalılar açısından davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi hatalıdır. Belge içeriği itibariyle İBRANAME statüsünde değerlendirilebilecek bir belge olup, bu belgenin yukarıdaki yasal düzenleme ve ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken tüm davalılar aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14/11/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.