Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3517 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 41256 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve maaş alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı asıl, Eylül 2003 yılında evde çocuk bakımı için işe başladığını, işverence hiçbir gerekçe gösterilmeden Ağustos 2008 tarihinde iş akdinin feshine karar verildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem, ihbar tazminatı ve ücret alacaklarının faiziyle tahsilini istedi. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının ev işlerinde çalıştığını, İş Kanununun 4/e maddesi hükmüne göre ev hizmetlerinde çalışanların İş Yasasına tabi olmadığını, bu nedenle İş Mahkemesinin görev alanına girmediğini, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ücretlerinin fazlasıyla ödendiğini, hiçbir ücret ve tazminat alacağı bulunmadığını, müvekkilinin tek çocuğu olan Yankı’nın 27.04.2006 tarihinde dünyaya geldiğini, müvekkilinin doğumdan iki buçuk yıl önce neden bakıcı tutsun, davacının iddiasının mantıklı bir tarafının olmadığını, müvekkilinin evlenme tarihinin ise 07.06.2003 olduğunu, 01.09.2005 tarihine kadar ... ... adresinde oturduğunu, bu tarihler arasında davacının gösterdiği adreste ikamet etmeyen müvekkilinin nasıl olur da bu tarihler arasında davacıyı o adreste istihdam etsin, davacının müvekkilinin yanında belirttiği tarihlerde çalışmadığını, müvekkilinin eşinin işe başlayana kadar çocuk bakımı ile ilgili olarak dışarıdan bir yardım alınmadığını, ancak 2007 yılı Ağustos ayında müvekkilinin eşi işe başlayınca ve böyle bir gereksinim ortaya çıkınca davacı ile görüşüldüğünü ve bu konuda yardımcı olması konusunda anlaşıldığını, bu tarihe kadar davacının müvekkilinin evi ve çocuğunun bakımı ile ilgili hiçbir bağlantısı olmadığını, davacının 08.08.2008 tarihinde tanıklar önünde “ben sizin her gittiğiniz yere gelmek zorunda değilim, işinize gelirse ben varım, işinize gelmezse işi bırakıyorum” diyerek işi terk ettiğini, davacının yaptığı işin İş Kanunu kapsamında olmadığını, kaldı ki 1 yıl dolmadan işi kendisi bıraktığı için hiçbir tazminat hakkı bulunmadığını savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davacının dava konusu dönemde, davalının evinde ev işleri ve davalının çocuğunun 27.04.2006 tarihinde doğumundan sonra çocuk bakımı işi yaptığının anlaşıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının e bendi uyarınca, “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğu, ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununun hizmet aktine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, davanın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği, bu nedenle, davacının çocuk bakımı öncesindeki ev hizmetleri yönünden talepleri yönünden görevsizlik kararı verildiği, ancak, çocuk bakıcılığı, ev hizmetlerinden sayılmayacağından ve çocuk bakıcılığı ile ilgili dönemde, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 4857 s. İş kanunu kapsamında hizmet akdi niteliğinde bulunduğundan, davacının bu döneme ilişkin hizmetleri yönünden taleplerinin nazara alındığı, buna göre, davacının, davalının çocuğunun doğduğu 27.04.2006 tarihinden 08.08.2008 tarihine kadar çalıştığı gerekçesiyle davacının 27.04.2006 tarihine kadar olan talepleri yönünden dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, 27.04.2006 ve sonrası dönem için davanın kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.D) Temyiz:Karar taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir. İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukukî ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanır. Aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoföründe ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmelidir (... 9.HD. 09.10.2008 gün ve 2007/27814 Esas, 2008/25988 K.).Buna karşın evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi İş Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir.Davacının davalı nezdinde ev hizmetlerinde çalıştığı, İş Kanunu’nun 4/e maddesine göre, ev hizmetlerinde çalışanların İş Kanunu anlamında işçi sayılamayacakları ve bu durumda uyuşmazlığın çözümünün görev dışında kalıp, genel mahkemelerin görevine girdiği gözetilmeksizin işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.