Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3387 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 53202 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : EDİRNE İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 20/10/2011NUMARASI : 2010/571-2011/505DAVA :Davacı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, emzirme izin ücreti ile gizli müşteri kesintisi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalı şirkete ait işyerinde 18.02.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, 24.11.2010 tarihinde tazminatları ödenerek iş akdinin feshedildiğini, ancak geçmiş yıl ve aylara yönelik olarak fazla çalışma, genel tatil, ücret alacaklarının bulunduğunu, yasal olarak süt izni adı verilen emzirme günlerinde de çalıştığı halde bunun ücretinin ödenmediğini, 09.00-22.00 saatleri arasında çalıştığını, müdürlük tarafından ücretinden kesinti yapıldığını, bunun da yasalara aykırı olduğunu iddia ederek fazla mesai, genel tatil, emzirme izni ücreti ve gizli müşteri kesintisinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının fazla çalışma yaptığı iddiasının doğru olmadığını, buna ilişkin imzalı puantaj kayıtlarının bulunduğunu, kendi isteği ile vardiya sistemiyle yasal haftalık çalışma sürelerine uyulduğunu, kaldı ki iş sözleşmesinde aylık brüt ücretin içinde fazla çalışma ücretlerinin de bulunduğuna dair kurala yer verildiğini, genel tatil ücretlerinin davacıya bordroların diğer kısmında belirtilerek ödendiğini, süt izinlerinin düzenli olarak kullandırıldığını ve gizli müşteri kesintisi şeklinde herhangi bir kesinti de yapılmadığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı süresi içersinde davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.). Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir(Yargıtay 9.HD. 21.03.2012 gün, 2009/48913 E, 2012/9400 K .). Somut olayda, yukarıdaki ilke kararı dikkate alındığında, fazla çalışmanın ancak yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilebilir. Ancak davalı tarafından dosyaya imzalı puantaj kayıtları sunulmuştur.Bu nedenle mahkemece imzalı puantajlara göre değerlendirme yapılması gerekirken davalı tanık beyanları doğrultusunda hesap yapan bilirkişi raporuna itibar edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.