MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı işçi, 01.09.1998 – 24.04.2005 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, işi kendisinin bırakıp gitmesini sağlamak için son yıllarda baskı kurmaya başladığını ve görevi olmayan işlerde çalıştırdığını kişisel sürtüşmelere girdiğini ve akşam geç saatlere kadar çalışmak zorunda bırakıldığını ve davacının davalıyı ... ye ve C.Savcılığına şikayet ettiğini ve işyerinin ...’daki merkezine de şikayet mektubu göndermesi üzerine işyerine gelen... yöneticilerin haksız uygulamayı yerinde tespit ederek, yemekhaneye yeni eleman alınmasına ve davacının çalışma şartlarının hafifletilerek eski hale döndürülmesine karar verdiğini ancak... yönetici gittikten sonra işyeri yöneticilerinin davacıya duydukları husumeti arttırarak sıkıntılı uygulamalarına devam ettiklerini ve işyerine ... müfettişi gelmesinden sonra davacının işine son verildiğini açıklayarak davalıdan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti alacağı, yıllık izin ücreti alacağı ve bayram genel tatil alacağı ücretinin alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı işveren, davacının iş akdinin davalı tarafından haklı sebep ile feshedildiğini, davacının haksız talepleri ve davranışlarının iş akdinin sona erdirilmesi zorunluluğunu doğurduğunu, davacının şirket yetkilisi bay ...’e mektup göndererek işyeri genel müdür yardımcısı hakkında hakarete varan ifadeler kullandığını ve ... C.Savcılığına şikayet dilekçesi verdiğini ve şikayetin sonucunda 2007/2706-2558 sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının yıllık izin ve mesai alacağı bulunmadığını alacaklarının tam olarak ödendiğini, açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece işverence haklı feshin kanıtlanamadığı gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatı ile diğer işçilik alacakları kısmen kabul edilmiştir. Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. Davacının çalıştığı sırada kullandırılan yıllık izin süreleri yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı Yasanın 59 uncu maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen yasal bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise, işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27 nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve İş Kanununun 34 üncü maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (... 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/30158 E, 2008/28418 K.). Bu itibarla, izin ücreti için yasal faiz uygulanmalıdır. Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir. İşe iade davası sonunda işçinin işe başlatılmadığı tarihte iş sözleşmesi feshedilmiş sayıldığından, izin ücreti hesabında işçinin işe başlatılmadığı tarihte alması gereken ücret dikkate alınmalıdır. İşverenin işçiyi işe başlatması durumunda, iş ilişkisi kesintisiz devam ettiğinden, kullandırılmayan izin ücretine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı Yasanın 53 üncü maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin, işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda, davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde davacının imzasını taşıyan izin belgeleri sunmuştur. Bilirkişiden alınan ek hesap raporunda sunulan belgelerin yıllık izne çıkma yönünde talep dilekçesi niteliğinde olduğu ve iznin kullandırılıp kullandırılmadığının belli olmadığı belirtilerek ilk rapor gibi 122 gün üzerinden hesaplamaya gidilmiş ancak sunulan belgelere değer verilmesi durumunda bakiye yıllık izin hakkının 20 gün olduğu belirtilerek ikinci bir hesaba yer verilmiştir. Mahkemece gerekçesiz olarak 122 gün yıllık izin ücretinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içinde yer alan izin belgelerinde davacı işçinin yıllık izne ayrılacağı ve izin bitimi tarihleri açıklanmış, izin süresi gösterilmiş ve davacının imzası yanında işveren yetkililerinin de imzası yer almıştır. Sözü edilen belgeler davacı işçiye yıllık izin kullandırıldığı yönünde delil niteliğindedir. Bu yönde bilirkişi ek raporu mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak yıllık izin ücreti yönünden bir karar verilmelidir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.