MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2009/747-2014/438DAVA :Davacı, maddi tazminat ile manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketten istifa ederek ayrıldıktan hemen sonra müvekkil şirketin iştigal alanı konusunda faaliyet gösteren başka bir şirkete ortak oldukları, bu şirkette yönetici olarak çalışmaya başladıkları, davalıların müvekkilinin e-posta adresini hackleyip şifre değiştirmeleri nedeniyle haklarında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına 2009/51869 Haz no.lu dosyası ile şikayetçi olunduğunu, Borçlar Kanunu'nun 358 vd maddeleri gereği işçinin iş akdi sona erdikten sonra dahi işverenle rekabet içinde bulunmamasının kararlaştırılabildiğini, diğer yandan davalıların Türk Ticaret Kanunu'nun 56, 57/5, 57/7, 57/8 maddeleri uyarınca müvekkili şirketin e-posta hesabını haksız ele geçirmeleri sonucu şirketi maddi zarara uğrattıklarını ileri sürerek müvekkil şirketin uğramış olduğu şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıların istifa tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalılar vekili, işyerinden istifadan sonra müvekkillerinin e-posta adresini kullanmadıklarını, hiçbir ticari sırrı, bilgileri kullanmadıklarını, bu nedenle maddi manevi zarara uğranıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının maddi delil olmadan maddi zarara uğradığını iddia ettiğini, somut hiçbir delil bulunmadığını, müvekkillerinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra aynı faaliyette bulunan başka bir şirkette çalışması için herhangi bir hukuki engel bulunmadığını, kaldı ki müvekkillerinin iddia edildiği gibi çalışmakta oldukları şirkette ortak olmadıklarını, sigortalı olarak çalıştıklarını, dava konusu edilen girişimde bulunmayarak iddia olunan i...@hotmail.com e-posta adresinin davacı şirkete ait olmadığını, işten ayrılan personelin şifrelerinin güncellendiğini, taraflar arasında rekabet yasağına ilişkin herhangi bir sözleşme aktedilmediğini, davacının kural olarak maddi zararını kanıtlamak zorunda olduğunu, belirtilen nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davalıların, davacı şirkette çalıştıkları döneme ilişkin davacı işveren ile imzaladıkları hizmet sözleşmelerinin kaybolduğu belirtilerek dosyaya sunulamadığı, dolayısıyla davalıların imzaladıkları hizmet sözleşmelerinde rekabet yasağı konusunda hüküm bulunduğuna ilişkin iddianın tespit edilemediği, davacı şirketin, davalıların davacı şirketi zarar uğrattıkları konusunda dava dışı şirket ticari defterlerinde yapılan incelemede belirtilen şirketlerden sadece birine rastlandığı, hizmet alınan şirketin ise her iki şirket ile de çalıştığı, dolayısıyla davacı şirketin davalıların faaliyetleri nedeniyle zarara uğradığına ilişkin dava dışı şirket defterlerinde herhangi bir kayda rastlanmadığı, bu nedenle davacının talep ettiği 10.000 TL. maddi tazminatın tespit edilemediği gibi davacı şirketin 10.000 TL manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Uyuşmazlık, Asliye Ticaret Mahkemelerinin mi yoksa İş Mahkemelerinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer bir olayla ilgili olarak verdiği 2012/9-854 Esas, 2013/292 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 sayılı BK’nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK.nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.02.2012 gün ve 2011/11-781 E., 2012/109 K.) sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Somut olayda, davalıların akdin sona ermesinden sonra aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalıştıkları, müvekkiline ait e-posta adresini kullandıkları ve rekabet yasağını ihlal ettikleri iddiasına dayanılmaktadır. Davalıların rekabet yasağını ihlal eden davranışlarının iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348.maddesi) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.) maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır. O halde, mutlak ticari dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine ait olup; yerel mahkemenin, görevsizlik kararı vermesi gerekirken işin esasını inceleyerek karar vermesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.