Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3090 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26735 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin geçersiz olarak feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine karar verilmesini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir. İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (15.09.2008 gün ve 2008/1860 Esas, 2008/23531 Karar sayılı ilamımız).İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar. Bununla birlikte fesih beyanı, sözleşme taraflarından birinin tek taraflı ve karşı tarafa ulaşmasını gerektiren, iş ilişkisini sona erdirmeye yönelik bir irade açıklamasıdır. Bozma ( ikale) sözleşmesi ile iş sözleşmesini ortadan kaldırmaktan farklı olarak, feshin muhatabının yapılan işlemi onaylayıp onaylamaması yapılan işlemin geçerliliği için önem taşımaz.Feshin varması, feshin geçerliliği ve fesih bildirim süresinin başlaması açısından şarttır. Feshin geçerli olabilmesi için sözleşmenin diğer tarafınca kabul edilmesi gerekmez. Fesih açıklaması karşı tarafın yetki alanına girdiyse “fesih” yapılmış demektir. Karşı tarafın yetki alanı, normal şartlar altında bu fesihten haberdar olabileceğinin düşünülebileceği durumdur. Fesih tek taraflı olarak geri alınamaz. Geri alma kural olarak yalnızca feshin varmasından önce mümkündür. Varmasından sonra karşı tarafın geri almaya rıza göstermesi gerekir Somut uyuşmazlıkta davacı işçiye 23.12.2011 tarihli fesih bildirimi ile "...görevini yerine getirme sürecinde performans ve verimi yerine getirememesi nedeninden dolayı önce yöneticileri tarafından sözlü olarak birçok kez uyarıldığı, buna rağmen performansında beklentileri karşılayacak bir iyileşme olmaması nedeniyle 4857 sayılı Yasanın 17/d maddesi gereği 8 haftalık ihbar süresinin sonunda 17.02.2012 tarihi itibariyle feshedileceği" bildirilmiş ise de davacı işçinin iş bu fesih bildirimini " yukarıda bahsi geçen 23.12.2011 tarihli fesih bildirimi belirtilen tarihte tarafıma yapılmamıştır. Fesih bildirimi tarafıma 17.02.2012 tarihinde yapılmıştır" şeklinde ihtirazı kayıt ileri sürerek imzaladığı da görülmüştür. Bunun üzerine davacıdan fesih bildiriminde sonra 21.02.2012 tarihli savunma talebi ile en son 15 Şubat 2012 tarihinde ( yani ilk fesih bildiriminden 2 gün önce) olmak üzere bir kısım tarihlerdeki devamsızlığı nedeniyle savunması istenerek 29.02.2012 tarihinde bu devamsızlıkları nedeniyle dikkat çekme cezası verildiği; akabinde 02.03.2012 tarihli ikinci savunma talebi ile de 2011 yılı performans değerlendirme süreci ile ilgili savunması istenerek sonucunda davacıya tebliğ edilmeyen ve bu nedenle de noter kanalıyla gönderilen 06.03.2012 tarihli yazılı uyarı cezası verildiği görülmüştür. Dosyaya ibraz edilen 2011 yılı performans değerlendirme formu incelendiğinde ise değerlendirmenin 01.03.2012 tarihinde yapıldığı da anlaşılmaktadır. Davalı işveren yukarıda belirtilen bu savunma taleplerinden sonra bu kez 13.03.2012 tarihli fesih bildirimi ile "... yapılan tüm uyarı ve hatırlatmalara rağmen performansında tutum ve davranışlarında beklentileri karşılayacak bir iyileşme olmaması nedeniyle iş sözleşmesinin 17/d maddesi gereği 8 haftalık ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle 13.03.2012 tarihi itibariyle feshedildiği" bildirilmiştir. Davacıya ait hizmet cetveli incelendiğinde de işten çıkışının (17.02.2012 tarihli ilk fesih bildirim tarihi olarak değil) ikinci fesih bildirim tarihi olan 13.03.2012 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Yukarıda yapılan açıklamalar ve fesih süreci dikkate alındığında davalı işveren tarafından yapılan ilk fesih bildiriminden sonra davacının savunmaları alınarak ve disiplin cezaları da verilerek çıkışının 13.03.2012 tarihinde yapıldığı, davalı işverenin yaptığı ilk feshin yürürlüğe konulmadığı, davalının ilk fesih beyanından vazgeçtiği ve taraflar arasında fiilen iş ilişkisinin devam ettiği, akabinde 13.03.2012 tarihinde yapılan ikinci fesih bildirimi ile iş ilişkisinin sona erdiği anlaşılmıştır. Buna rağmen mahkemece taraflar arasında yürürlüğe konulmayan ilk fesih bildirim tarihi dikkate alınarak davanın 1 aylık yasal süre içerisinde açılmadığından reddine karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece, taraflar arasında sonuç doğuran ikinci fesih tarihi olan 13.03.2012 tarihi dikkate alınarak davanın yasal süresi içerisinde açıldığının kabulü ile yapılan feshin geçerli nedene dayanıp, dayanmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.