MAHKEMESİ : ANKARA 9. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 13/09/2012NUMARASI : 2011/134-2012/702DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, 16.1.2011 tarihinde iş akdine son verildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile ulusal bayram genel tatil ücretinin hüküm altına alınmasını istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, 2011 Ocak ayı sonuna kadar çalıştığını , Şubat ayında ise işe gelmediğini ancak sigortasının ve maaşının eksiksiz yatırıldığını, dava dilekçesinin 09.03.2011 tarihin de tebliği üzerine İş Kanunu 25/2-g maddesi uyarınca iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, akdin haksız feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık tanık dinletme isteği reddedilen davalının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasındadır. 29.11.2011 Tarihli celsede davalıya, yokluğunda daha önce bildirmiş olduğu tanıklara ilişkin masraf yatırmak üzere 15 günlük kesin mehil verilmiş ve duruşma zaptı davalıya 28.02.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili de 29.02.2011 tarihinde 2 tanığı için 52 TL tanık ücretini PTT tahsilat belgesi ile yatırmıştır. Mahkemece 10.4.2012 tarihli ara kararı ile kesin mehil içinde tanıklara ait gideri yatırmadığı gerekçesiyle davalının tanık dinletme talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Dosya içeriğinde tebligata ilişkin PTT yurt içi kayıtlı posta takibi sistem çıktısı da mevcuttur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.03.2007 tarih ve 2007/8-161 E., 2007/155 K. sayılı kararı ile de belirtildiği üzere adil yargılanma ve dinlenilme hakkının bir gereği olarak hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkan vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin ( tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. Somut olay bakımından davalı, tanık masraflarını 29.11.2011 tarihli ara kararının 28.02.2012 tarihinde tebliğinden itibaren 15 günlük kesin mehil içerisinde 29.02.2010 tarihinde yatırmasına rağmen tanıklarının dinlenilmemesi HMK 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil etmektedir. Davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. Mahkemece yapılacak iş davalının tanıklarını dinleyerek dosyadaki delillerle birlikte bir değerlendirmeye tabi tutarak karar vermekten ibarettir.Yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı SAİR HUSUSLAR İNCELENMEKSİZİN BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.