MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 20/09/2012NUMARASI : 2011/276-2012/672DAVA :Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatının ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalının ortağı ve yetkilisi olduğu şirkette 2009 yılında, 3-4 ay kadar pazarlama elemanı olarak çalıştığını, işe başlarken pazarlamasını yapacağı mallara karşılık olmak üzere kendisine boş bir senet imzalatıldığını, senedin teminat senedi olduğunu, işten ayrıldığını, işten ayrılırken kendisine iade edilmesi gereken ve yukarıda belirtilen senedin iade edilmediğini, senedin sonradan davalı tarafından doldurularak icraya konduğunu ileri sürerek, davalı tarafından başlatılan icra takibinin iptali ile icraya konan bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi ve kötüniyet tazminatı taleplerinde bulunmuştur.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, takibe konan senette iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, senet borçlusu ile cirantalar arasındaki hukuki ilişkileri bilmediğini, senet borçlusu olan davacının borcunu ödemesi konusunda yardımcı olacağını söylemesine rağmen davacının borcunu ödemediğini, senedi bu nedenle icraya koyduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, senedin teminat senedi olarak verildiğinin davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:Taraflar arasındaki uyuşmazlık, borçlusu davacı olan, davalı tarafından icraya konan senedin teminat senedi olup olmadığı ve bu bağlamda davacının bu senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Somut olayda, davacı davalının ortağı ve yetkilisi olduğu şirkette 2009 yılında, 3-4 ay kadar pazarlama elemanı olarak çalıştığını, işe başlarken pazarlamasını yapacağı mallara karşılık olmak üzere kendisine boş bir senet imzaltıldığını, senedin teminat senedi olduğunu, işten ayrıldığını, işten ayrılırken kendisine iade edilmesi gereken ve yukarıda belirtilen senedin iade edilmediğini, senedin sonradan davalı tarafından doldurularak icraya konduğunu ileri sürerek, davalı tarafından başlatılan icra takibinin iptali ile icraya konan bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi ve kötüniyet tazminatı taleplerinde bulunmuştur.Davalı, takibe konan senette iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, senet borçlusu ile cirantalar arasındaki hukuki ilişkileri bilmediğini, senet borçlusu olan davacının borcunu ödemesi konusunda yardımcı olacağını söylemesine rağmen davacının borcunu ödemediğini, senedi bu nedenle icraya koyduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Yargılama sırasında mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, dava konusu senedin, davacının bir süre çalıştığı S. G.. Ltd. Şti.'nin yevmiye kayıtlarında yer almadığı, yevmiye defterinde davacının şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.Davacıya ait SGK dosyasının incelenmesinde, davacının 05/03/2009 – 30/09/2009 tarihleri arasında S.. G.. Ltd. Şti.'nde çalıştığı anlaşılmıştır.Dava konusu senet ve icra dosyası incelendiğinde, senedin tanzim tarihinin 01/10/2009, ödeme tarihinin ise 30/10/2009 olduğu, senet bedelinin 11.135 TL olduğu, senette keşideci olarak B.. K.. isminin (davamızın davacısı) yer aldığı, senette lehtar olarak H.. O.. (davacının bir süre çalıştığı S.. G.. Ltd. Şti.'nin, davacının çalıştığı dönemdeki müdürü) adlı şahsın gösterildiği, senette yer alan ciro silsilesinin incelenmesinde, senette lehtar olarak gösterilen H.. O.. senedi A.. G.. (davacının bir süre çalıştığı S.. G.. Ltd. Şti.'nin, davacının çalıştığı dönemdeki muhasebecisi) ciro ettiği, A.. G.. senedi L.. Ş.. (davacının bir süre çalıştığı S.. G.. Ltd. Şti.'nin, davacının çalıştığı dönemdeki müdürü olan H. O.. ayrıldıktan sonra gelen müdürü) ciro ettiği, L.. Ş.. de senedi H.. Ç..'ya ciro ettiği bu şekilde davalı H.. Ç..'nın senedin hamili olduğu ve senedi icraya koyduğu, davalı H.. Ç..'nın, davacının bir süre çalıştığı S.. G.. Ltd. Şti.'nin, davacının çalıştığı dönemdeki ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır.Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları, pazarlama şirketlerinde işe başlarken, pazarlanacak mallara karşılık olmak üzere şirketin işçilere (pazarlama elemanlarına) boş senet imzalattırdıklarını, davacının çalıştığı şirketinde aynı uygulamayı yaptığını beyan etmişlerdir.Yapılan bu tespitler kapsamında ve özellikle, mahkemece aldırılan senette lehtar olarak gösterilen H.. O.. davacının çalıştığı şirketin müdürü olması, senetteki ciro silsilesinde yer alan kişilerin şirketteki konumları ve görevleri, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda yer alan; " dava konusu senedin, davacının bir süre çalıştığı S.. G.. Ltd. Şti.'nin yevmiye kayıtlarında yer almadığı, yevmiye defterinde davacının şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespit edildiği..." yönündeki tespitler, senet miktarı, davacının şirkette çalıştığı dönemdeki görevi (pazarlama elamanı olması) hep birlikte değerlendirildiğinde, senedin davacının pazarlayacağı mallara karşılık olmak üzere, bir başka ifade ile teminat senedi olarak, davacının işe başladığı esnada şirket tarafından davacıya boş olarak imzalatıldığı açıkça anlaşılmış olup, mahkemece davanın kabulü ile icra takibinin iptaline, senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Öte yandan, gerekçeli kararın hüküm sonucunda "HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; " şeklindeki cümlenin hemen altında, "Açılan davanın kabulü ile" yazıldıktan sonra, "1- Açılan ve ispatlanamayan davanın reddine" yazılarak hükmün karıştırılması da hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.