MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, prim alacağı ve fazla mesai alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, davalı şirkete ait işyerinde 01.10.1985-11.01.2008 tarihleri arasında tıbbi satış mümessili olarak çalıştığını, çalıştığı süre içersinde gerçekleşen ve hak kazandığı fazla mesai ve 2007 yılı Eylül-Aralık arası 4 aylık satış primi alacaklarının ödenmediğini iddia ederek bu alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının prim almamasının sebebinin davacının işten ayrıldığı tarih olan 11 Ocak 2008'de son 4 ayın prim hesaplamasının yapılamaması olduğunu, davacının IMS verileri hazırlanmadan önce işten ayrıldığı için herhangi bir prim hesaplamasına gidilemediğini, davacının satış ekibi prim sistemi yönergesinin ilgili maddesi gereğince prime hak kazanamadığını, bunun iş sözleşmesinin eki niteliğinde olduğunu ve işyeri uygulaması haline geldiğini savunarak davanın reddini talep etmiştirC) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 01.10.1985-11.01.2008 tarihleri arasında tıbbi satış temsilcisi ve ... bölge müdürlüğü nezdinde satış şefi olarak olarak çalıştığı süre zarfında hak kazandığı ve kanıtlanan 3.456,76 TL tutarındaki prim alacağının ödenmediği, fazla mesai konusundaki iddiasının ise davacının günlük mesai saatlerini işyerinin denetimine tabi olmadan kendisinin ayarlaması, mesaisiyle bağlantılı olarak satış primi gibi ek ödemelerden yararlanmış olması nedeniyle fazla mesai ücretine hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Davacı taraf 23.11.2009 tarihli dilekçesinde ve 22.02.2010 tarihli duruşmada iddialarını kanıtlamak amacıyla davalıya yemin teklif etmiş, davalı tarafça yeminden sarfınazar edilmesine muvafakat edilmediği açıkça bildirilmiştir. HUMK'un 350 maddesindeki; “Yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu beyan ettikten sonra diğer taraf teklifinden sarfınazar ile başka delil ikame edemez” şeklindeki düzenleme gereğince davacının yemin teklifi ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadan ve gerekçe gösterilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 23.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.