Davacı, kıdem tazminatı, izin, ikramiye, fazla çalışma ile fazla çalışma ücretinin %5 fazlasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmiş ise de, HUMK.nun 435. maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacı tarafın aşağıdaki bendlerin dışında kalan temyiz itirazları yerinde bulunmamıştır.2- Davacı Gazeteci savunma muhabirliğinde birlikte çalıştığı diğer bir dosyadaki davanın davacısı olan muhabirin davalı Gazete'nin Ankara Bürosunda haber kaynaklarına verilen bir yemekte konuşulanların üçüncü kişilere aktarılmayacağı güvencesi misafirlere verildiği halde dışarıya sızdırıldığı; bu durumun Gazetecilik Meslek ilkelerinin en önemlisi olan "haber kaynağının her koşulda gizli tutulması ilkesinin ihlal edildiği, olay nedeniyle anılan gazeteci yanında aynı haber kaynaklarına sahip kendisinin de rencide olduğu bu nedenle iş akdini 5953 sayılı Basın iş Kanununun 11. maddesi gereğince feshettiğinden söz ederek kıdem tazminatı, izin ücreti, ikramiye, fazla çalışma ücreti ve %5 fazlası isteklerinde bulunmuştur.Mahkemece yıllık izin ücreti ve ikramiye alacağına hükmedilmiş, diğer istekler red edilmiş karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.5953 sayılı "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında"ki Kanun (Basın iş Kanunu) temelde basında çalışanları korumak için çıkarılmıştır. Gerçekten de gazetecilerin toplumu bilgilendirme görevi büyük bir zahmet ve özveri gerektirir. Bazı ayrıcalıklı düzenlemelerin varlığına rağmen Basın iş Kanununun yeterli olmadığı, tam bir koruma sağlamadığı özellikle önemli ölçüde boşluklar taşıdığı düşüncesi gerek Yargıda gerek Öğretide paylaşılmaktadır.Öte yandan Türkiye'de basının "kendi kendini kontroluna" ilişkin bir çok çalışmalar yapılmış, kurumlar oluşturulmuştur. Basın Konseyi ve Basın Meslek ilkeleri bu bağlamda ortaya çıkmıştır. Basın Meslek ilkelerinin 1.1. maddesinegöre "Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın kamuoyuna kişisel, siyasal, ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır". Bu ilke bir çok ülkelerin basın meslek ahlak yasalarında da yer almıştır.Basın iş Kanununun 11. maddesinin ilk fıkrasına göre "Bir mevkutenin veçhe ve karakterinde gazeteci için şeref ve şöhretini veya umumiyetle manevi menfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde gazeteci ihbar müddetini beklemeden akdi feshedebilir". Anılan fıkranın gazetenin dünya görüşü veya siyasi çizgisindeki değişikliğin bir müeyyidesi olarak yorumlanması oldukça dar bir yorumdur. Yasanın konuluş amacı karşısında yetersiz kalır, gazeteciye gerekli koruma sağlamaz.Veçhe ve karakter sözcükleri (objektiflik) ile gazetecinin şeref ve şöhreti manevi menfaati (sübjektif) sözcüklerini birlikte ele almak gerekir. Gazetenin dünya görüşü ve siyasi çizgisi yanında insanlık ve sosyolojik boyutunda basın meslek etiğinin de gözönünde tutulması gerekir. Başka bir anlatımla gazetenin çalışma şeklinin meslek etik ilkelerine uygun olması gerekir. Aksi bir tutum ve davranışın ortaya konması ve diğer basın organlarına yansıması Basın Kanununun 11. maddesinin ilk fıkrasına aykırılık oluşturur.Anılan maddenin ikinci fıkrasındaki, "iş akdini birinci fıkranın verdiği hakka dayanarak fesheden gazeteci, işverenin kusuru neticesinde iş akdini feshetmiş olsa idi ne miktar tazminat alacak idiyse o miktar tazminat isteyebilir" düzenlemesi ilk fıkranın tamamlayıcısı ve müeyyidesidir. Müeyyidenin ağırlığı ve işverenin kusuru ile özdeşleştirilmesi ilk fıkranın ne derece genişlikte ve önemde olduğunu vurgular. Başka bir anlatımla bu hüküm işverenin kusuru olması durumunda işçinin iş akdini fesih etme hakkı bulunduğunu da düşündürmektedir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olay şu şekilde gerçekleşmiştir. Davalı Gazetenin Ankara temsilcisinin talebi üzerine, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı ve Jandarma Genel Komutanlığı Organize Suçlar Dairesi Başkanı 1 Mayıs 2001 tarihinde anılan Gazetenin Ankara Bürosu'nda yemeğe davet edilmiştir. Orada konuşulanların üçüncü kişilere aktarılmaya-cağı konusunda misafirlere yine onların istekleri uyarınca Gazete sorumlularınca güvence verilmiştir. Görüşmede Gazetenin Ankara Temsilcisi ve Haber Müdür Yardımcısı da bulunmuştur. Ancak, yemekten bir gün sonra konuşulanlar Adalet Bakanı dahil olmak üzere üçüncü kişilere sızdırılmıştır.Maddi olguların bu gelişim süreci C... Gazetesinin 9-10 Mayıs 2001;R..... Gazetesinin 9 Mayıs 2001 tarihli nüshalarında ayrıntısıyla yazılmış, diğer bazı gazetelerin internet sitelerinde yer almıştır.Davacı olayın asıl muhatabı olan muhabir ile savunma biriminde birlikte çalışmaktadır. Haber kaynaklarından kendisi de yararlanmaktadır. Söz konusu yemekte yapılan konuşmaların dışarı sızdırılması kendisinin de güvenirliğini tartışılır hale getirmiştir. Çalışmasını zorlaştıracağı gibi, olayların bu gelişim seyrinin basında yer alması, çalıştığı gazetenin meslek etiğinin eleştirilmesi Basın iş Kanununun 11. maddesinin ilk ve ikinci fıkrasının aradığı sübjektif ve objektif koşulları taşımakta olup anılan maddeye göre davacıya haklı bir fesih hakkı tanımaktadır.Davacının kıdem tazminatı isteminin kabulü yerine yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.3- Davacının fazla mesai ve %5 fazla ödeme istemlerinin normatif dayanağı Basın iş Kanununun Ek 1. maddesidir. Davalı taraf hizmet sözleşmesindeki "(gazeteci) işverenin yazılı talimatı ve muvafakati olmadan fazla mesai yapamaz" hükmüne dayanarak isteğin reddini istemiştir. Anılan savunma mahkemece de uygun görülmüştür, ikinci bir gerekçe de muhabirlerin günlük çalışma sürelerinin kendileri tarafından belirlendiğidir.Muhabirlik idari bir görev değildir. Kamuyu ilgilendiren bilgileri araştırma, kaynağına inme, gözlemlerde ve röportajlarda bulunma, genellikle de olay yerlerine gitme, günün sonunda da bilgileri yazı işlerine sunma gibi işlevleri bulunur. Günlük görevin ne zaman sona ereceği işin bitme durumuna bağlı bulunduğundan kendisinin dahi bilmesi düşünülemez. Şu durumda bir muhabir yasanın aradığı şekilde fazla mesai yapmış ise bunun karşılığını almalıdır. Yasa da bunu emredici olarak düzenlemiştir.Kaldı ki dosya içerisindeki belgelerden davacı için bir kısım işlerde fazla mesai tahakkuku yapıldığı anlaşılmakta ise de, bu konuda işverenin izni olduğuna dair bir belgeye rastlanmamıştır.Somut olayda davacının fazla çalışmasının da bulunduğu tanık beyanları ve dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durum belirlenerek %5 zamlı ödemesi ile birlikte hesaplandıktan sonra Dairemizin indirim ilkeleri de gözönün-de tutularak bir sonuca varılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ayrı bir bozma nedeni sayılmıştır.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.