Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26336 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23690 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin ÖzetiDavacı, davalı Bakanlığa ait hastanede alt işveren işçisi olarak çalışırken haksız şekilde işten çıkarıldığını iddia ederek, kıdem-ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ödetilmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının ÖzetiDavalı . ... vekili, husumet yokluğundan davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının ÖzetiMahkemece, feshin haksız olduğu sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) TemyizKararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe Taraflar arasında, davalının harçtan muaf olması durumunda peşin harç ve ıslah harcı yatırılmasının gerekip gerekmediği ile karar verildikten sonra eksik harcın tamamlanmasının sonuca etkisi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Devletin, mahkemelerin sunduğu yargı hizmetine karşılık olmak üzere aldığı paraya harç denir. Mahkemelerin yürüttükleri yargısal faaliyet ve işlemler parasız değildir. Devlet, mahkemeleri işler bir şekilde hak arayanların hizmetinde tutabilmek için, bazı giderler yapar (hâkim ve diğer memur aylıkları, bina gideri, kırtasiye ve demirbaş ücreti vs gibi). Bu giderlerin bir kısmı mahkemelerin faaliyetlerinden yararlananlardan harç olarak alınır. Nitekim bir Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında harcın, özel ve tüzel kişilerin, özel çıkarlarına ilişkin olarak kamu kuruluşlarının hizmetinden yararlanmaları karşılığında yaptıkları ödemeler olduğu belirtmiştir (7.12.1964 gün ve 3/5 sayılı İBK). Yine, başka bir İçtihadı Birleştirme Kararında “Harç, Devletin mahkemeler aracılığı ile yaptığı adlî hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Ancak yasada belirtilen durumlarda harç alınabilir.” denilmiştir (16.11.1983 gün ve 5/6 sayılı İBK). Başvuru harcı; dava açılırken veya davaya müdahale, ihtiyatî tedbir, ihtiyatî haciz, delil tespiti talebinde bulunanlar tarafından peşin olarak ödenmesi gereken harçtır. Karar ve ilam harcı; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda, hüküm verilmesi hâlinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispî olarak alınan harçtır. Nispî karar ve ilam harcının 1/4’ü başvurma harcında olduğu gibi, dava açarken davacı tarafından peşin olarak ödenir. Peşin olarak ödenecek 1/4 oranında karar ve ilam harcı, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanır. Şayet yargılama sırasında dava değerinin daha fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için davaya devam edilir. Ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmazsa davaya devam olunmaz. Yani dava işlemden kaldırılır (Harçlar Kanunu md. 16/IV, 30, HUMK. 409). Nispî karar ve ilam harcının geri kalan 1/3’ü hükmün verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir (Harçlar Kanunu 28/a,1-30 md.). Yani nispî karar ve ilam harcının sonradan tamamlanması mümkündür.Harca tâbi davalarda harç ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (Harçlar Kanunu md. 32, 27/III). Yine harca tâbi bir davanın harç alınmadan incelenmiş ve karara bağlanmış ve kararın bu şekilde kesinleşmesi hâlinde kanun yararına temyiz (HUMK. md. 427/VI-VIII) üzerine karar yalnız harç nedeniyle kanun yararına bozulur. Harçtan muaf olan dava ve işlerin bazıları Harçlar Kanunu’nun 13, 14, 123/II. maddelerinde, diğer bazıları da özel kanunlarında gösterilmiştir (Harçlar Kanunu md. 123/1.). Yargılama giderleri hakkında hüküm verilebilmesi için tarafların dilekçelerinde yargılama giderlerini açıkça istemiş olmalarına gerek yoktur. Mahkeme, talep olmasa dahi yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine de kendiliğinden karar vermekle yükümlüdür. Nitekim 29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da bu yöndedir. Mahkeme, hükmünde, yargılama giderlerini tamamen veya kısmen unutmuş ve hüküm bu şekilde kesinleşmiş ise, davayı kazanmış olan taraf yargılama giderleri için ayrı bir dava açamayacaktır. Çünkü yargılama giderlerine yalnız asıl davada ve kendiliğinden karar verilir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesine göre, “Yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harcına tâbidir”. 11. maddesine göre, “Genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle mükelleftir”. 27. maddesine göre, “(İ) sayılı tarifede yazılı maktu harçlar ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenir”. 28. maddesine göre, “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalan kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir”. 31. maddesine göre, “Peşin alınan karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gerekenden fazla olduğu anlaşılırsa fazlalık istek üzerine geri verilir”. 32. maddesine göre, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz”. 33. maddesine göre, “Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz”. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, harca tâbi işlemlerden harç alınması Harçlar Kanunu uyarınca emredici niteliktedir. Harç miktarı ve vekâlet ücreti de dava değerine göre belirlenmektedir. Davacı taraf harca tâbi olup karşı taraf harca tâbi değilse de, yasanın aradığı şart davayı açan tarafın harca tâbi olup olmadığıdır. Harca tâbi ise, mutlaka yasanın belirlediği oran ve miktarda harç alınması yasa gereği olduğundan, mahkemece bu hususun re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Karşı taraf harçtan muaf olması yasal sonucu değiştirmeyecektir. Kanunda yer alan bir husus da, "davalı taraf harçtan muaf olduğundan, mahkemece davacıdan da harç alınmasına gerek yoktur" yorumu ile TMK. 1. maddesine göre boşluğun içtihatla doldurulduğundan söz edilemez. Zira ortada yasal bir boşluk söz konusu değildir. Özel nitelikteki bir kısım davalardaki harçlarla ilgili hususu genelleştirerek, yasanın emredici hükmüne aykırı uygulamaya geçmek usul ve yasaya aykırıdır. Nispî karar ve ilam harcına tâbi davalarda ıslah ile dava değerinin arttırılması hâlinde artan dava değeri üzerinden karar ve ilam harcının tamamlanması (ıslah harcı) gerekir. Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi hükmünce, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağından, dolayısıyla ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispî karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır (YHGK, 04.12.2013 gün ve 2013/21-445 Esas, 2013/1625 Karar sayılı ilamı). Somut olayda davacı, harçtan muaf olan davalı Bakanlığa karşı açtığı kısmî davada, işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.Mahkemece, ıslah doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Dairemizce, “temyiz incelemesi sırasında dosya içerisinde sadece başvurma harcının bulunup peşin harç ve ıslah harcına dair makbuza rastlanmadığı, kayıtların kontrol edilerek durumun netleştirilmesi” için dosya mahkemesine geri çevrilmiştir.Mahkemece, davacıya süre verilip peşin harç ve ıslah harcı tamamlattırılarak dosya Dairemize tekrar gönderilmiştir.Yukarıda belirtildiği gibi, peşin harcın sonradan tamamlanması mümkün ise de, ıslah tahkikat bitinceye kadar yapılması gereken bir işlem olmakla hüküm verildikten sonra yatırılan ıslah harcı, yok hükmündeki ıslahı geçerli hâle getiremez. Nitekim Dairemizin 03.02.2014 tarih, 15307/2703 E.K. sayılı ve 13.05.2015 tarih, 11641/17641 E.K. sayılı ilamlarında da aynı sonuca varılmıştır. Davalının harçtan muaf olmasının da sonuca etkisi yoktur. Zira davalının harçtan muafiyeti hususu, hüküm aşamasında ve davanın kabul edilmesi durumunda değerlendirilecek bir konudur.Mahkemece; tamamlama harcı yatırılmayan ve dolayısıyla yok hükmünde olan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, kabule göre de harçtan muaf olan davalı Bakanlığın yargılama giderlerine harç katılmak suretiyle harçtan sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, sair yönleri incelenmeksizin yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 28.09.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY Davacı, harçtan muaf olan davalı bakanlığa karşı işçilik alacaklarının tahsili için kısmi dava açmış ve alacaklar belirlendikten sonra ıslah sureti ile arttırmış, mahkemece ıslah dilekçesindeki artırılmış miktarlar dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, ıslah işleminde harç yatırıldığına dair makbuzun gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş, mahkemece geri çevrilmeden sonra davacı vekiline harcı yatırması için muhtıra çıkarılmış, harç yaıtırılmış ve dosya temyiz incelemesi için tekrar gönderilmiştir. Çoğunluk görüşü ile “peşin harcın sonradan tamamlanması mümkün ise de, ıslah tahkikat bitinceye kadar yapılması gereken bir işlem olmakla hüküm verildikten sonra yatırılan ıslah harcın, yok hükmündeki ıslahı geçerli hâle getiremeyeceği, nitekim Dairemizin 03.02.2014 tarih, 15307/2703 E.K. sayılı ve 13.05.2015 tarih, 11641/17641 E.K. sayılı ilamlarında da aynı sonuca varıldığı, davalının harçtan muaf olmasının da sonuca etkisinin olmadığı, sira davalının harçtan muafiyeti hususunun, hüküm aşamasında ve davanın kabul edilmesi durumunda değerlendirilecek bir konu olduğu, mahkemece; tamamlama harcı yatırılmayan ve dolayısıyla yok hükmünde olan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, kabule göre de harçtan muaf olan davalı Bakanlığın yargılama giderlerine harç katılmak suretiyle harçtan sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu “gerekçesi ile karar bozulmuştur. 6100 sayılı HMK.’un 30. Maddesine göre “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür”. Bu ilke usul ekonomisi olarak adlandırılmaktadır. Usul ekonomisi, her davada uygulanma kabiliyeti bulunan önemli bir ilkedir ve emredici niteliktedir. usul ekonomisi ilkesi, basitlik, çabukluk ve ucuzluk olmak üzere üç alt unsurdan oluşur. Yargılamanın etkinliğine hizmet eden usul ekonomisinde, hâkimin yasanın öngördüğü düzen (intizam) çerçevesinde yargılamayı kolaylaştırarak, gereksiz zaman kaybına ve gereksiz masrafa sebebiyet vermeksizin âdil karara varması sağlanmaktadır. Belirtmek gerekir ki, iş yargılaması ilkelerinden biri ucuzluk ilkesidir. 30.01.1950 tarihinde kabul edilen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 11. Maddesi “ İş mahkemelerinde açılan davalar tebligat ücretinden, her türlü resim ve harçtan muaftır” hükmünü içermekteydi. Çalışanlar lehine olan bu düzenleme ne yazık ki sonraki yıllarda kanun metninden çıkarılmış, bu alanda dava hakkının kullanılabilmesi harç yatırma koşuluna bağlanmıştır. Ancak 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda aynı paralelde ki düzenleme halen yürürlüktedir. Kanunu’nun 33. Maddesin göre “İş mahkemeleri tarafından işçiler lehine hükme bağlanmış olan hak ve alacakların takibinde işçilerden hiç bir harç alınmadan gerekli işlem yapılır. Bu harçlar işçi haklı çıktığı takdirde takip sonunda hesap edilerek ayrıca bir hükme hacet kalmadan borçludan tahsil olunur”. Yine aynı kanunun 15. Maddesine göre “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktü esas üzerinden alınır”. Davalısı harçtan muaf olan davalarda, davacının davada haklı bulunması halinde davalıdan harç tahsil edilemeyeceğinden davacının yatırdığı peşin harç kendisine iade edilecek; davayı kaybetmesi halinde ise alınacak harç en fazla maktu harç miktarı kadar olacaktır. Hal böyle olunca dava niteliği gereği nispi harca tabi olsa dahi bu özel durum gereği kararın verilmesi ile doğacak ve alınabilecek olan harç miktarı ancak maktu harç miktarı kadar olabileceği için başta alınacak harç miktarı da maktu harç olmalıdır. Sonuçta, davalısı harçtan muaf olan davalarda hükmedilebilecek nispi karar ve ilam harcı bulunmadığından, peşin karar ve ilam harcının alınmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Böyle bir durumda maktu harç dışında nisbi harç alınması, sonra karar ile ilgilisine iade kararı şeklinde hüküm kurulması, usul ekonomisi ve ucuzluk ilkesi ile Harçlar Kanunu’nun 15. Maddesine aykırı olacaktır. Zira bu davada davalının harçtan muaf olması işlemin nevi ve mahiyeti gereği sadece maktu harç alınmasını gerektirir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.11.2010 tarih, Esas: 2010/10-550, Karar: 2010/561 sayılı kararı). Açılan bu dava kural olarak nispi harca tabi olmakla birlikte davalısı harçtan muaf olduğundan dava sonunda davanın reddi halinde dahi alınması gereken harç maktu olup; alınabilecek nispi karar ve ilam harcı bulunmamakta; bu nedenle peşin harcın da 1/4 nispi harç değil sonuçta hükmedilebilecek olan maktu harç olması gerekmektedir. Bu nedenle peşin alınabilecek olan en fazla harç, maktu harç miktarıdır. Bu nedenle bozma gerekçesine katılmadığım gibi geri çevrilme sonrası iadesi gereken harç alınmış ve usul işlemi temyiz aşamasında tamamlanmıştır. Bozma bu yönü ile de usul ekonomisine uygun değildir. Sadece maktu harç yargılama gideri içinde gösterilip davalıdan gider olarak alınması yönü ile kararın düzeltilerek onanması gerekirdi. 28/09/2015 Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar KAMBİYO SENEDİ NEDENİYLE BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİ- MENFİ TESPİT DAVASI- İSBAT KÜLFETİ -SENEDİN TALİLİ -BORÇ İKRARI "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.02.2012 gün ve E:2010/1442, K:2012/92 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hu Borçlunun adi ortaklık payının haczi mümkün olmayıp ancak semerelere ve tasfiye payına haciz konulabilir MAHKEMESİ : İstanbul 9.İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2013/274 E-2013/479 K.Taraflar arasındaki “icra memuru işleminin kanun yolu ile iptali isteminden" dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 17.07.2012 gün ve 2012/686 Banka hesabının haczi. Banka hesabına konulan haciz ne zaman düşer ? 6 ay içinde paranın icra dosyasına celbi talebinde bulunma zorunluluğu Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahu Başgöz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler ok Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?