Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26202 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12294 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret alacağı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, asgari geçim indirimi alacağı KDV iadesi, yıllık izin ücreti, çocuk parası, yol yardımı, yakacak parası, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarınnı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının davalı Belediye işyerinde hizmet alımı yolu ile alt işveren işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 28.10.2009 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, ödenmeyen işçilik alacakları olduğunu belirterek, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi, yol, yemek ve yakacak parası ve ödenmeyen ücret alacaklarının davalılar asıl ve alt işverenden tahsilini istemiştir.B) Davalılar Cevaplarının Özeti:Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalılar yasal süresi içinde temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, dava dilekçesinde fesih tarihinin 28.10.2009 yerine 23.10.2009 tarihi olarak belirtilmesi maddi hata kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır. 2-4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” Bu maddeye göre, “bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar alt işveren olarak belirtilmektedir. Alt işveren işçisi, alt işveren tarafından alt işverenin aldığı işten dolayı bu süre zarfında sadece bu işte çalışmış ve alt ve asıl işveren arasındaki ilişki sona erdiğinde veya asıl işveren alt işveren ilişkisi devam ederken iş ilişkisi sonlanmış ise, işçinin feshe bağlı alacakları dahil tüm işçilik alacaklarından asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur. İşçi asıl işveren ilişkisi başlamadan önce de alt işveren işçisi olarak, alt işverenin kendi işinde veya alt işverenin üstlendiği farklı bir asıl işverende çalışmış ve işçinin iş sözleşmesi sonra kurulan asıl alt işveren ilişkisi sırasında veya bitiminde sonlanmış ise, alt işveren tüm süre üzerinden işçilik alacaklardan sorumlu iken, asıl işveren sadece kendi dönemindeki süre ve ücret üzerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Asıl işveren ilişkisi sona ermesine rağmen, işçi alt işverenin kendi veya alt işverenin yeni yüklendiği farklı bir asıl işverene ait işte çalışıyor ise, fesih olgusuna bağlı haklar hariç, asıl işverenin kendi dönemindeki ücret ve süre üzerinden ücret ve diğer işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumluluğu devam eder. İşçinin iş sözleşmesinin daha sonra sonlandırılması halinde ise asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona erdiği tarihteki süre ve ücret üzerinden, sadece kıdem tazminatı ve gerçekleşen işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumlu olacaktır. Fesih olgusu asıl alt işveren ilişkisi sona erdikten sonra gerçekleştiği için, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağından asıl işveren sorumlu tutulamayacaktır. Dosya içeriğine göre davacı iş sözleşmesinin 28.10.2009 tarihinde haksız feshedildiğini ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı asıl işveren ise davacının hizmet alımı kapsamında alt işveren işçisi olarak çalıştırıldığını ve ihalenin 28.09.2009 tarihinde sona erdiğini, ihale bitimi ile dava dışı alt işverenin işyerinde ayrıldığını savunmuştur. Dosya içerisindeki hizmet alım sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin 28.09.2009 tarihinde sona erdiği, davacının SSK sicil kaydı incelendiğinde ise iş sözleşmesinin 28.10.2009 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacının ihale bitimi olan 28.09.2009 tarihinden sonra davalı asıl işveren işyerinde çalışması yoksa, fesih daha sonra başka işyerinde gerçekleşmiş olduğundan, davalı asıl işveren bu tarihteki ücret üzerinden kıdem tazminatından ve gerçekleşecek feshe bağlı olmayan işçilik alacaklarından sorumlu olacak, feshe bağlı olan yıllık ücretli izin alacağından ise sorumlu olmayacaktır. Mahkemece davalının bu yöndeki savunması ve kayıt üzerinde durulmadan, sanki fesih davalı asıl işveren işyerinde gerçekleşmiş gibi kıdem tazminatı ve alacakların eksik inceleme ile hüküm altına alınması hatalıdır.3-İşveren tarafından kullandırıldığına ya da ücretinin ödendiğine ilişkin belge sunulmadığından yıllık ücretli izin talebi tüm süre üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınmış ise de; dosyaya ibraz edilen imzalı yıllık izin formlarından davacının bir kısım yıllık izinlerini kullandığı anlaşıldığından, bu belgeler karşı davacıya diyecekleri sorulmalı, bu yıllık izin belgelerindeki sürelerin yıllık izin ücret hesabında mahsubu gerekip gerekmediği araştırılmalıdır. Belgeler değerlendirilmeden izin alacağının kabulü isabetsizdir. 4-Asgari geçim indirimi ücret niteliğinde bir alacak değildir. Davacının hüküm altına alınan asgari geçim indirimi alacağına yasal faiz uygulanması gerekirken en yüksek banka mevduat faizi uygulanması da hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.