Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26160 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21890 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş akdinin dikiş bölümünün tamamen kapatılarak fasona verilmesi gerekçesiyle işverence fesih edildiğini, ancak böyle bir kapatmanın olmadığını, başka bir pozisyonda istihdamın kendisine teklif edilmediğini, ayrıca işverence yapılan fesihlerde eşitlik ilkesine riayet edilmediğini ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, işyerinde 30 dan fazla işçi çalışmadığı için davacının dava açma hakkının bulunmadığını, davacının iş akdinin işyerindeki dikiş bölümünün tamamen kapatılması sebebiyle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının çalıştığı işyerinde fesih tarihi itibariyle çalışan sayısının 30 dan az olduğu ve davalıya ait diğer işyerlerinin de farklı iş kollarında faaliyet gösterdiği için çalışan sayısında dikkate alınmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırılması gerekir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirlenir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/2 maddesine göre, İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Yine aynı kanunun 18/4 maddesi uyarınca, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. 6356 sayılı Kanun'un 34. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.” Bu düzenleme emredici nitelikte ve kamu düzenine ilişkindir. 6356 sayılı Kanunun 2. ve 34. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kanundaki “işletme” deyiminin, gerçek anlamdaki işletmeyle ilgisi bulunmadığı, “bir işverenin aynı işkolundaki birden çok işyerini” ifade etmek için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile gerçek veya tüzel kişiliği olan bir işverenin aynı iş kolunda birden fazla işyeri işletme düzeyinde kabul edilecektir. Ancak burada farklı iş kolu var ve işkoluna itiraz sözkonusu ise İşkolu esasının uygulanabilmesi, her işyerinin girdiği işkolunun tespit edilmesine bağlıdır. İşyerinin girdiği işkolu işyerinde yürütülen asıl işe göre belirlenir. Asıl iş, işyerinin teknik amacı, mal veya hizmet üretimi amacıyla yürütülen faaliyetlerdir. 6356 sayılı kanunla bir birimin bağlı yer veya bağımsız bir işyeri olarak nitelendirilmesi daha da önem kazanmıştır. Bir birim bağımsız bir işyeri olarak nitelendirildiğinde işkolu bu birim içinde yürütülen asıl işe göre belirlenirken, aynı birim bağlı yer olarak nitelendirildiğinde asıl işyerinde örgütlenmiş bir sendikanın faaliyet alanına ve toplu iş sözleşmesinin kapsamına dahil olacaktır. Bir birimin bağlı yer olarak nitelendirilmesi için işin niteliği yönünden bağlılık yeterli olmayıp, yürütümü bakımından da bağlılık gerekir. Yönetimde birlik ölçütünden anlaşılan farklı birimlerdeki mal veya hizmet üretiminin tek elden yürütülecek biçimde örgütlenmesi, bu birimlerin bağımsız bir organizasyon niteliği taşımamasıdır. Asıl iş ve yardımcı iş kavramının her bağımsız işyeri için bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Asıl iş yardımcı iş ayırımı bir işyerindeki işler için geçerli olup, işletme seviyesinde incelenemez, bir işletmeyi oluşturan farklı işyerleri arasında asıl iş yardımcı iş ilişkisi kurulamaz (Ekonomi, 1991:41-43; Taşkent, 2006:608; Çelik, 2010:123; Çelik, 2013:459-460; Narmanlıoğlu, 2013: 88-89; Doğan Yenisey, 2007:316; Tuncay ve Savaş, 2013:45 ; Arıcı, 2012:313; Yıldız, 2010: 138; Doğan, 2011:135; Bedük: 2012:17; Yuvalı ve Güleşçi, 2013:77. Sendikal Örgütlenmede İşkolu Esası ve İşkolunun Belirlenmesi Kübra Doğan YENİSEY, Çalışma Ve Toplum Dergisi. Sayı 39). Asıl işe yardımcı işler de aynı işverene bağlı olması koşuluyla asıl işin dâhil olduğu işkolundan sayılacaktır. Farklı işverenlere ait yerlerin aynı işyeri kapsamında sayılması mümkün olmadığı gibi bu yerlerin girdiği işkolu da birbirinden bağımsız olarak belirlenecektir.Özellikle gurup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı dikkate alınmalıdır. Somut uyuşmazlıkta,Mahkemece kayıtlara dayalı olarak davacının iş güvencesinden faydalanması için işyerinde aranan 30 işçi şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; uyuşmazlıkta farklı işkoluna ait olduğu belirtilen ve işçi sayısına dahil edilmeyen işçilerin çalıştığı davalıya ait işyerlerinde işkolu tespitinin kayıt üzerinden değil, bilirkişi marifetiyle yukarda belirtilen ilkelere göre yapılması, iş organizasyonu bütünlüğü kapsamında bağlı işyeri ya da bağımsız işyeri olup olmadığının somut olarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.