Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25883 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23064 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : KARAMAN İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2012NUMARASI : 2009/190-2012/83DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davacının bir kısım işçilik alacaklarının gereğince ödenmemesi ve gerekli çalışma koşullarının uygulanmaması nedeni ile davacının iş aktini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir. B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının ileri sürdüğü şekilde çalışmadığını, tüm alacaklarının ödendiğini, iddialarının yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. C)Yerel Mahkeme kararının özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, ücret bordroları ile davacıya fazla mesai ve hafta çalışması ücretlerinin ödendiği, davacı tanıklarının beyanlarının da bu hususu doğruladığı, bu nedenle davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği iddiasının yerinde olmadığı gerekçesi ile yıllık izin ücreti haricindeki taleplerin reddine karar verilmiştir. D)Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. E)Gerekçe: 1-Davalı vekilinin temyiz talebi açısından;5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. 6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde 1. Fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir. Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir. Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Somut olayda, davalı vekili davacı lehine hesaplanan 37 günlük yıllık izin ücreti alacağının hesaplanma şeklini temyiz ederek, bilirkişinin hatalı şekilde saat ücreti olarak 4,17 TL. miktarı kabul ettiğini, oysa ki saat ücretinin 3,98 TL. olduğunu, bilirkişi raporunda net 931,49 TL. yıllık izin ücreti alacağı doğru olarak belirtilmişken sonuç kısmında 1524,36 tl yıllık izin ücreti alacağı bulunduğunun belirtildiği, Mahkemece hükmedilen 1807 TL. yıllık izin ücreti alacağının ise bilirkişi raporunda bulunmadığı ve nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını savunmuştur. Davalı vekilinin sadece bu hesaplama tarzını temyiz ettiği, davalı vekilinin savunduğu şekilde hesaplama yapılması halinde hesaplanacak yıllık izin ücreti ile hükmolunan yıllık izin ücreti arasındaki farkın brüt 702 TL. olacağı anlaşılmaktadır. Yukarda açıklandığı üzere, temyize konu edilen miktar 702 TL. olup, karar tarihi itibariyle 1.690 TL. kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.nun 427/2, 432/4 maddeleri, uyarınca REDDİNE, nisbi temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 2- Davacı vekilinin temyiz talebi açısından; a)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. b)Somut olayda, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı tartışmalıdır. İşyeri kayıtlarında, davacıya bir kısım hafta tatillerinde yaptığı çalışmaların karşılığının tam hafta tatili yevmiyesi olarak değil (yani, bir çalışma karşılığı olmayan 1 günlük yevmiyeye ilaveten, hafta tatilindeki çalışma süresi 7,5 saatten az da olsa hafta tatili çalışması için ödenmesi gereken ilave 1,5 günlük yevmiye şeklinde değil), hafta tatilindeki çalışma saati kadar zamlı ücret tahakkuk ettirildiği izlenmektedir. Yasal düzenlemeye göre, hafta tatili günlerinde ve genel tatil günlerinde günlük çalışma süresi 7,5 saate ulaşmasa da bu günlere ait ücretin tamamının saatlik yevmiye değil, günlük yevmiye üzerinden ve zamlı hesaplanarak ödenmesi gerekir. Açıklanan nedenle, davacının geniş anlamda ücret kapsamındaki hafta tatili ücretinin usulünce hesaplanıp ödendiği davalı tarafından ispatlanamadığından davacının kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşıldığından, kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine reddi hatalıdır. Hesaplamada, davacının 09/02/2011 tarihli oturumda sorumluluk primi dahil ücretinin 800 TL. olduğu şeklindeki beyanı göz önüne alınarak tespit edilecek ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmalıdır. c- Hafta tatili ücreti açısından, yukarda açıklandığı şekilde bordrosunda eksik tahakkuk yapılan aylar için hafta tatili ücreti hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. d-Fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti talepleri açısından, puantajlar ehil bilirkişice hazırlanacak ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporunda irdelenerek hesaplama yapılmalı, geçerli imzalı bordro ve geçerli sair ödeme belgesi ile ödendiği ispatlanmış miktarların puantajlara göre her ay için hesaplanan fazla mesai ve hafta tatili çalışma süreleri ile ücretlerini karşılayıp karşılamadığı, puantajların bordrolara doğru şekilde yansıtılıp yansıtılmadığı, her ay için yapılacak karşılaştırma ile tespit edilmeli, çalışma süreleri veya tahakkuk miktarları açısından eksik ödeme varsa hüküm altına alınmalıdır. İşveren kaydı olan puantajlara göre hesaplanan fazla mesai ve hafta tatili çalışmalarının bordrolara eksik yansıtılması halinde geçerli imzalı bordrolardaki/ödeme belgelerindeki tahakkukların mahsup edilmesi, puantajlardaki fazla mesai ve hafta tatili çalışması sürelerinin bordrolara doğru yansıtılması ve tahakkukların da doğru yevmiye ve doğru zam oranı ile bordrolarda yapılarak ödendiğinin ispatı halinde bu dönemlerin dışlanması gerekir. Gece çalışma süreleri de bu açıdan irdelenmelidir. Fazla mesai hesabının haftalık bazda yapılması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. e- Puantajı olmayan dönemler açısından fazla mesai ve hafta tatili çalışması ücreti, şahit beyanlarına göre hesaplama yapılmalıdır. Gece çalışma süreleri irdelenmelidir. Ancak, puantajı olmayan dönemler için, geçerli imzalı bordro yahut bordrosu imzasız bile olsa sair geçerli ödeme belgesi ile fazla mesai ücreti ödemesi yapıldığı ispatlanan aylar hesaplama sırasında dışlanmalıdır. Hafta tatili ücreti için de ödeme hususu aynı yöntemle gözetilmeli, ancak, bordrodaki tahakkukun yukarda açıklandığı üzere, günlük yevmiye değil saatlik yevmiye üzerinden tahakkuk ettirilerek ödendiğinin anlaşılması durumunda hafta tatili ücreti olarak yapılan bu ödemeler mahsup edilmelidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.