MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret farkı alacağı, fazla mesai ücreti, yemek ücreti alacağı, yol ücret alacağı, prim alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davacının, davalının ... işe başladığını, 09/12/2010 tarihinde işe gittiğini, Mağaza Müdürünün davacı ve aynı işyerinde çalışan iki arkadaşını mağazadan kovduğunu, davacıya fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, davacının Prokart satışlarından 1 yıl boyunca prim aldığını, ama, 2010 yılı Haziran ayında alması gerekenden daha az prim aldığını, bunun nedenini sorunca davalının bundan para kazanamadığının, şirket politikalarının değiştiğinin davacıya belirtildiğini, davacının bu duruma itiraz ettiğini, akabinde her sorduğunda farklı cevaplar verildiğini, çalışmaya devam etmesi, davalının kimseyi mağdur etmeyeceğinin davacıya belirtildiğini, gene de ödeme yap??lmadığını, bazı çalışanların işten ayrılıp dava açmaları üzerine çalışanlara psikolojik baskı başladığını, eksik prim ödemelerini ve tam çalıştıkları gün akşam yemeği de verilmesini isteyince evlerine çok uzak mağazada görevlendirlimekle tehdit edildiğini, davacının prim alacağını ve tam gün çalışmalarında akşam yemeği ücretini istediği için aşağılanarak işten kovulduğunu, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, prim, yol ve yemek sosyal yardımı alacaklarını istemiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davacının ... satış danışmanı iken organizasyon değişikliği gereğince gene satış danışmanı olarak İstanbul ... dahilinde ... ’te bulunan ... ’ne yapılan görevlendirmeye ilişkin 09/12/2010 tarihli bildirimi imzadan imtina ettiğini ve bu yeni görevi kabul etmeyerek devamsızlık ettiğini, bu nedenle davalının iş aktini feshettiğini, 9 Hukuk Dairesi’nin bir emsal kararına göre İstanbul İli sınırları dahilinde, Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olmakla davacının görev değişikliği için muvafakatine gerek bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, satış elemanlarına satışa göre değişen satış primi verildiğini, 01/11/2009 tarihinde davalının Parapuan sistemine geçtiğini, 31/05/2009 tarihine kadar hatalı olarak Parapuanlı satış üzerinden çalışanlara prim ödemesi yapıldığını, ama, Parapuanlı satışta, davalının bir gelir kazanamadığını, satış elemanın prim miktarının da değişmediğini, davalının Parapuanlı satışlardan prim ödendiğini 01/06/2010 tarihinde farketmesi üzerine bir genelge ile parapuanlı satışların prime esas olmayacağına karar vererek tüm çalışanlara 08/07/2010 tarihinde duyurduğunu, davacının buna hiç itiraz etmeden 2010 yılı Aralık ayına kadar çalıştığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalının iş aktine devamsızlık nedeniyle haklı olarak son verildiğisavunmasına rağmen bunu kanıtlayamadığı, davalı işyerinde 2 yıl 8 ay 8 gün hizmeti bulunan davacının tazminat hakkından vazgeçecek şekilde davranmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, iş akdinin feshinden sonra düzenlenen devamsızlık tutanaklarının hukuken geçerli olmadığı, işçi lehine yorum ilkesi de dikkate alınarak mevcut delil ve belgeler ile tanık beyanlarından tazminatlara hak kazanacak şekilde işverenlik tarafından iş akdine son verildiği kanaatine varıldığı gerekçesi ile genel tatil ücreti ve yemek sosyal yardımı haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.D)Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı işçinin fazla çalışma ücreti alacağı olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.). Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Somut olayda, 2010 yılı Eylül ayı bordrosunda 14 saat fazla mesai tahakkuku görülmektedir. Bu bordroda davacıya atfen imza da bulunmaktadır. 2010 yılı Kasım ayı bordrosunda 22,5 saat fazla mesai tahakkuku görülmektedir ve davacının imzası yok ise de bankaya bordrodaki net miktarın ödendiği davalı tarafça savunulmaktadır. Dolayısı ile bu bordroların davacıdan sorulması, banka ödemelerinde 2010 yılı Eylül ayı bordrosundaki net miktarın yer alıp almadığının kontrol edilmesi, davacı vekilinin delil olarak dosyaya sunduğu davalı şirketin kaşesini taşıyan çalışma çizelgeleri davalı vekilinden sorularak, delil olarak kabulünün mümkün olduğunun anlaşılması halinde 2010 yılı Eylül ve Kasım ayları için bu davacı vekili delilindeki çalışma sürelerinin hesaplanması, bu yazılı belgeye göre 2010 yılı Eylül ve Kasım ayları için bordrolarında tahakkuk ettirilenden daha fazla fazla mesai yapıldığının tespiti halinde bordrolardaki miktarların mahsup edilmesi, mezkur yazılı belgelerle 2010 yılı Eylül ve Kasım aylarında bordrolardakinden fazla mesai yapıldığı sübut bulmaz ise bu ayların dışlanması gerekmektedir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.3-Yol ücreti sosyal yardımı bakımından, 2010 yılı Kasım ayı bordrosu imzasız ise de, davacı vekili bir dilekçesinde; “bordroya göre ayda 111,38 TL. brüt yol ücreti yazılmıştır, bu miktarın neti banka hesabına ödenen 75 TL.’dır, şahitler de bunu izah etmişlerdir” yönünde açıklamada bulunmuştur. Bordro incelendiğinde 111,38 TL.’nın brüt miktar olduğu ve bankaya 2010 yılı Kasım ayı bordrosundaki net miktarın ödendiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenler ile ödendiği anlaşılan yol ücreti sosyal yardım talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.