Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25122 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17468 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalılardan ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; davacının, asıl işveren ... ve diğer davalı şirket alt işveren olarak 01.12.2010 tarihinde kurye olarak çalışmaya başladığını, Nakliyat îş Sendikası üyesi olan davacının, davalılar tarafından sendikadan istifaya zorlandığını, sendikadan istifa etmeyen davacının iş akdinin 20.05.2013 tarihinde feshedilerek, işten çıkartıldığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davalı ....nin yaptığı işin, diğer davalı ....nin yaptığı asıl iş olduğunu, 4857 sayılı İş Kanununun 2/7.maddesindeki düzenlemeye göre,....nin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işi bölerek acente tabir edilen işverene verdiğinden aralarında muvazaalı ilişki kurulduğunu, davacının başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görmesi gerektiğini, ....nin, işçilerin sendikalaşmasını engellemek amacıyla, sadece davacının çalıştığı işyerinde değil, aktarma merkezlerinin tamamına yakınında alt işverenlerle muvazaalı ilişkiler kurduğunu, davacının sadece asıl işverene karşı açılması gerekiyor gibi görünse de, zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle muvazaalı alt işverenin de muvazaa da kusurlu olması ve varsa iddialarını ileri sürülebilmesi için davaya dahil edilmesi gerektiğini, Yargıtay Kararı ile bu görüşün benimsendiğini, davalı işyerinde daha önce yedi sendika üyesi işçinin işten çıkartıldığını, bir kısmı için işe iade davası açıldığını, davacı dahil sendika üyesi işçilere sendikadan istifa etmeleri, aksi halde işlerinden olacakları konusunda baskı yapıldığını, bu basıklara karşı istifa etmemeleri üzerine iş akitlerinin feshedildiğini, davacının iş akdinin sendikal nedenlerle feshedildiğini, davacının iş akdi feshedilirken, feshin son çare olması ve son giren ilk çıkar ilkelerine uyulmadığım, davalı şirketin geniş iş hacmi olan işte, davacının iş akdinin feshinde feshin son çare olmadığının açık olduğunu, ayrıca 4857 sayılı İş Kanununun 19.maddesine göre davacının savunmasının alınmadığını, iş akdinin feshinin yasa maddesine aykırı, geçersiz ve haksız bir fesih olduğunu, davanın kabulüne ve davacının işine iadesini, işe iade kararı verilmesi halinde boşta geçen 4 aylık brüt ücretinin ve sosyal haklarının hüküm altına alınmasını, işe iade kararı gereği başvurması halinde davacının işe başlatmaması halinde 1 yıllık ücreti üzerinden tazminatının faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalılar vekili, davacının 01.12.2010 tarihli iş akdi ile ....ne bağlı tespitçi kurye olarak çalışmaya başladığını, davacının, teknik müdürlüğün teknolojik sisteme geçiş yapması ve personelin bu düzene uyum sağlayamadığı, dolayısıyla performansı düştüğü için, durumun haklılığına dayanarak İş Kanununun 18.maddesine göre 20.05.2013 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, davacının işvereninin, işe giriş bildirgesinden ve iş akdi fesih bildiriminden anlaşılacağı üzere Yay Ltd.Şti. olduğunu, davacının ... nde 01.12.2010-20.05.2013 tarihleri arasında çalıştığını, .... de hiç çalışmadığını, davanın .... yönünden husumet nedeniyle reddini, davacının teknolojik yapılanmaya ayak uyduramadığını, işyerinin yeni çalışma düzeninde performansının gerilediğini, bu yüzden iş akdinin feshedilmek zorunda kalındığını, Davacının sendika üyesi olması yüzünden iş akdinin feshedildiği iddiasının yerinde olmadığını, sendikanın, davalı şirketlere bugüne kadar yetki belgesi alıp, üye aidatı yönünde bir talebi olmadığını, davalı şirketlere bu yönde bir başvuru olmadığından, davacının sendikalı olduğu ve bu yüzden iş akdinin feshedildiği iddiasının asılsız olduğunu, davacının Nakliyat Iş Sendikasının yetki aldığı, üyelik aidatı başvurusuna ilişkin belgeleri sunması gerektiğini, bu süreç haricinde davalı şirketin işçilerin sendikalı olup olmadıklarını bilemeyeceğini, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davalı işveren tarafından iş akdinin feshinde, İş Yasasının 19.Madde düzenlemesi uyarınca, yazılı fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmediği, feshin geçersiz olduğu, cevap dilekçesinde feshe dayanak gösterilen nedenlerin de dosya kapsamında ortaya konulamadığı, davacının davranışlarından kaynaklanan fesih işleminde savunmasının alınmadığı, davacının iş akdinin sendikal nedenlerle feshedildiğinin davacı tarafından kanıtlandığı gerekçesiyle davacının sendikal tazminat talebinin kabulü ile işe iadesine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalılardan .... vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1- Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.Somut uyuşmazlıkta, mahkemece tefhim edilen kısa kararda, davalılardan ... yönünden husumet nedeniyle davanın reddine ve davacının diğer davalı ...'ye iadesine, işe iadenin mali sonuçlarından davalı ... 'yi sorumlu tutulmasına karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen hükümden bahsedilmemiş, davacının hangi davalı nezdinde işe iadesine karar verildiği açıkça belirtilmemiş ve işe iadenin mali sonuçları ile yargılama harç ve giderleri ile davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden davalıların sorumluluğunun ne şekilde olduğu açıklanmamıştır. Ayrıca mahkemece gerekçeli kararın, karar kısmında davacının sendikal tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş ise de gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sendikal tazminatla ilgili hüküm kurulmamış ve davacının kıdemine göre işe başlatmama tazminatına hükmedilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararı Anayasa ve Yasa'nın aradığı anlamda gerekçe taşımayıp, çelişkiler mevcuttur. Kararın sırf bu nedenle bozulması gerekmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.