MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı vekili, iş bu davadan önce davalı aleyhine bir kısım işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve kararın Yargıtay tarafından onandığını, o davada ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediği için mahkemece ıslah ile arttırılan alacak kısımlarının faizsiz olarak hüküm altına alındığını ileri sürerek,kıdem tazminatı,ihbar tazminatı, izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizlerini talep etmiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; daha önce davalı aleyhine açtıkları davada ıslah ettikleri miktarlar için faiz talep edilmediği için ıslah edilen miktarlara faiz yürütülmediğini belirterek, hüküm altına alınan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve fazla çalışma alacaklarının işlemiş faizleri toplamı 5.310,00 TL. nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili aynı taleplerle dava açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak derdestlik itirazında bulunmuştur.Mahkemece önceki davada davacının faiz ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verildiği ve davacının bu kararı temyiz etmediği gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.Davaya dayanak İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi’ nin 2011/240 E. 2013/60 K. Sayılı dosyası incelendiğinde;Davacının davalı aleyhine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve fazla çalışma alacaklarının tahsili talebi ile dava açtığı, dava dilekçesinde bu alacaklara faiz yürütülmesini talep ettiği, ancak ıslah dilekçesinde faiz talep etmediği,Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabul edilip, dava dilekçesinde istenilen miktarlara faiz yürütüldüğü, ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı için ıslah edilen miktarlara faiz yürütülmediği, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.Kesin hüküm müessesesi 6100 sayılı HMK. nun 303. Maddesinde düzenlenmiştir.Madde aynen;“ Kesin hükümMADDE 303- (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir. “ şeklinde düzenlenmiş olup, somut dava bu maddeye göre değerlendirildiğinde davada maddenin 1. Fıkrasının son cümlesinde belirtilen “dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. “ koşulunun oluşmadığı açıkça ortadadır. Önceki dava “kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve fazla çalışma alacaklarının tahsili talebi “ ile açılmış olup, bu dava işlemiş faiz alacağı davasıdır. Önceki davanın hüküm fıkrasındaki “ Fazlaya ilişkin talebin reddine “ şeklindeki açıklama tamamen soyut olup, hangi kalem alacakta fazla talebin reddedildiği yazılmamıştır. Önceki davada “ işlemiş faiz ” alacağı talebi olmadığı gibi reddedilen “ işlemiş faiz ” alacağı talebi yoktur. Talep edilmeyen bir alacağın reddinin söz konusu olamayacağı açıktır. Somut uyuşmazlıkta “ işlemiş faiz ” alacağı talebi açısından kesin hüküm olmadığından davanın esasına girilmesi gerekirken davanın HMK. nun 303. Maddesine aykırı şekilde reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.