MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile milli bayram çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile genel tatil ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır. İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkânı vermez (Yargıtay 9. HD. 1.12.2009 gün, 2008/11819 E, 2009/32509 K).Somut olayda davacı dava dilekçesinde, 18/05/2012 tarihinde aracı park ettiğini, o esnada hatlı dolmuşun aracın sağ aynasına vurarak zarar verdiğini, dolmuşu takip ederek şoförü bulduğunu ve zararı ödemesini istediğini, ... servisini arayarak aynanın fiyatını öğrendiğini ve bedeli olan 60,00 TL’yi dolmuş şoföründen tahsil ettiğini, aynı gün işlerini bitirdiğini ve yetkili servise uğradığını, burada zararın 140,00 TL olduğunu öğrendiğini ve yanında parası olmadığı içinde aracı tamir ettiremediğini, yaşanan tüm bu olayları aynı gün iş yerinde baş şoför ve amiri olan H.. S..'na aktardığını, amirinin ise ay başında ücretini aldığında aracın aynasını tamir etmesini, masrafın ödemesini söylediğini, olayı yaşandığı gün sorumlu amirine anlattığını, durum böyle iken iş sözleşmesinin 05/06/2012 tarihinde haksız feshedildiğini iddia etmiştir.Ancak davacının imzası inkar edilmeyen yazılı savunmasında, hatlı minibüsün aynaya vurarak kaçtığını plakasını alamadığını belirtmesine rağmen sonrasında yapılan şikayet ve tanık ...’in beyanından ve dava dilekçesindeki dolaylı ikrarından minibüs şoföründen kaza sonrası 60 TL aldığı ve bunu şirkete bildirmediği anlaşılmıştır. Davacının kaza sonrası aldığı parayı işverene bildirmemesi sadakat borcunun açık ihlali olup, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranıştır. Davacının bu davranışı İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına göre işveren için haklı fesih nedeni oluşturduğundan kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır. 3-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun karar da belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.