MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ile kalan süreye ilişkin tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20/12/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamalası dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; davacının davalıya ait özel lisede matematik bölüm başkanı ve matematik öğretmeni olarak 01.09.2010 tarihinden itibaren art arda sözleşmeler yapılmak sureti ile 04.09.2012 tarihine dek aralıksız çalıştığını, iş sözleşmesi devam ederken 14.05.2012 tarihinde doğum iznine ayrıldığını ve bu izninin 03.09.2012 tarihinde sona erdiğini, işe başlamak üzere 04.09.2012 tarihinde işyerine gittiğinde ise iş sözleşmesinin sona erdirildiğini öğrendiğini, davacının işten çıkarıldığı tarihte başka bir işe başlamasının mümkün olmadığını zira Ağustos ayının oryantasyon ve seminerlerle yeni eğitim-öğretim yılına hazırlık süreci olarak geçmekte olduğunu, 04.09.2012 tarihinde boş kontenjan bulunamayacağını, davacının haksız fesih nedeniyle bir yıllık gelirinden yoksun kaldığını, ayrıca müvekkiline sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası prim ödemelerinin de para ile ölçülebilen değer olduğunu ve tazminata eklenmesi gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 2012-2013 Eğitim-öğretim yılında mahrum kalınan gelir olan 1 yıllık maaş bedeli olarak 33.000 TL, maddi tazminat ve, kıdem tazminatının hesaplanarak işten çıkarılma tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:Davalı vekili; davacının,... Lisesi'nde 01.09.2010-31.08.2011 tarihli (1 yıllık) sözleşme ile matematik öğretmeni olarak çalıştığını ve bu sözleşmenin 2011-2012 Eğitim-öğretim yılı için 01.09.2011 - 31.08.2012 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde uzatıldığını, 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılında davacının sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin yazının 29.06.2012 tarihinde kendisine tebliğ edilmek istendiğini, ancak tebellüğden imtina edildiğini bu sebeple iş akdinin haksız feshedildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının başvuru formunda ve her iki sözleşmesinde yer alan adrese,... 4. Noterliği'nce 09.07.2012 tarih ve 36065 sayı ile gönderilen ihtarnamenin bu adresten ayrıldığı gerekçesi ile bila tebliğ iade edildiğini, taraflar arasında akdedilen 01.09.2011- 31.08.2012 tarihleri arasında geçerli olan sözleşmenin Özel şartlar başlıklı 6. maddesinin (n) fıkrasında "taraflar; adres değişikliğini karşı tarafa bildirmediği taktirde sözleşmede belirtilen adreslere yapılan tebligatlar geçerli olacaktır" şeklinde bir ibarenin olduğunu, akdin yenilenmemesi üzerine davacının 2012 yılı Temmuz ayın için kıdem tazminatının tavandan hesaplanarak, ... Bankası'ndaki hesabına yatırıldığını ve davacının bu parayı çektiğini, davacının hiçbir alacağı olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, "..davacının davalı şirkette 1 yıllık sözleşmeler yapmak suretiyle belirli süreli iş akdi ile çalıştığı, daha sonra sözleşmesinin davacının doğum izne ayrılıp akabinde rapor kullandığı bir dönemde haksız ve geçersiz nedenlerle feshedildiği, son yapılan sözleşmenin bitim tarihi, 1 yıllık süre dolmadan iş akdinin feshedildiği, aldırılan bilirkişi raporunda davacının çalıştırılmadığı kalan süreye ilişkin yoksun kaldığı alacağının İş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkemece de benimsendiği, bilirkişinin tarafsızlığına ilişkin taraf vekillerince bir iddianın ortaya atılmadığı rapora yapılan eleştirilerin teknik boyutta kaldığı bu yönü ile mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu, kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmadığı" gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:Uyuşmazlık, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında yenilenen sözleşmeler ile çalışan davacının, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeni ile bakiye süre ücretine hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Belirtmek gerekir ki eğitim ve öğretimin süreklilik arzetmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. Maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin gerek ilk kurulmasında ve gerekse yenilenmesinde esaslı unsur aranması karşısında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre çalışan yöneticiler ile öğretmenlerin, kısaca eğitim personelinin sözleşmelerinin belirli veya asgari süreli olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira bir eğitim personeli bu kapsamda eğitim faaliyeti devam ettiği sürece çalıştırılmakta ve emekli olsa da iş sözleşmesi devam etmektedir. Bu çalışma 10 yılı aşan bir süreyi de kapsamaktadır. Gerçekten eğitim personeli ile ilgili yazılı sözleşme yapılması hükmü değerlendirildiğinde bu sözleşmenin belirli süreli olmaktan çok asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Zira kanunun 9. maddesine göre “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel öğretim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli (Eğitim ve Öğretim yılı) olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılmalıdır”. Buradaki en az bir takvim yılı ibaresinden açıkça bir asgari süre öngörüldüğü açıktır. Eğitim ve öğretim devam eden bir faaliyet olduğuna göre asgari süre iki yılda, üç yılda olabilir. O halde eğitim personeli ile yapılan sözleşmenin yasadan kaynaklanan asgari süreli iş sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir. 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’ndan önce yürürlükte olan 625 sayılı kanunun 32/son maddesindeki hüküm olan “Süresi öğretim yılı içinde sona, eren sözleşmeler öğretim yılı sonuna kadar kendiliğinden yenilenmiş sayılır” hükmü 5580 sayılı kanununda yer almamıştır. Bu hüküm 5580 sayılı yasa döneminde eğitim elemanı ile yapılacak iş sözleşmesinin asgari süreli olduğunu ve ilk asgari süreli sözleşme düzenlenmesinden sonra, yeniden yapılmasının belirli süreli sayılmasını gerektirmediği gibi tekrar asgari sürenin kabul edilmediğini göstermektedir. Asgari süreli sözleşmeler, tarafların bildirimli fesih haklarını asgari bir süre için ortadan kaldırdıkları belirsiz süreli sözleşmelerdir. Tarafların öngördükleri asgari sürenin bitimi ile sözleşme kendiliğinden sona ermemekte, sözleşme belirsiz süreli olarak devam etmektedir. Bu özelliği nedeniyle asgari süreli sözleşmeler belirli süreli olarak kabul edilmemektedir. Belirsiz süreli olarak kabul edilmelerinin nedeni tarafların sözleşmenin sona erme zamanını belirlememiş olmalarıdır. Belirsiz süreli kabul edildikleri için asgari süreli sözleşmenin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde işçi şartları varsa iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir (..., H; İş Hukuku, 3.Bası, ..., 2008, s.318).5580 sayılı yasa kapsamındaki eğitim personeli için en az bir takvim yılı için yazılı sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim yılı devam ettiğinde eğitim personeli ile yasadan kaynaklanan yeni bir asgari süreli sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim ve öğretim devam ederken, takvim yılı içinde ayrılan öğretmen yerine kalan süre için belirli süreli iş sözleşme yapılması olanağı vardır. Bu bir objektif neden kabul edilebilir. Ancak eğitim ve öğretim başına asgari süreli sözleşme yapıldıktan sonra eğitim ve öğretim devam ettiği için belirli süreli iş sözleşmesi yapılması için esaslı ve yenilenmesi içinde objektif neden olmadığı sürece eğitim personeli ile yapılan ilk sözleşmenin asgari süreli olarak kabulü gerekir. Somut uyuşmazlıkta; matematik öğretmeni olan davacı işçinin, davalı işyerinde 01.09.2010-31.08.2012 tarihleri arasında yenilenen 1 yıllık süreli sözleşmeler ile çalıştığı sabittir. Buna göre ilk sözleşme asgari süreli olup, sonradan imzalanan sözleşme iş sözleşmesini belirli hale getirmeyecektir. Taraflar arasında iş sözleşmesi belirsiz süreli hale gelmiştir. Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi de bakiye süre ücretine hak kazanamaz. Davacının bakiye süre ücret alacağının reddi gerekirken, kabulü hatalıdır. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.