Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22304 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17125 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : SAMSUN 3. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2012NUMARASI : 2011/295-2012/303DAVA :Davacı vekili, fark ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davalı Belediye’ye 5747 sayılı yasa ile devredilen belediye nakil gelen ve devredilen işçinin devir sonrası kök ücretinin Belediye Başkanlığı Encümen kararı ile tek taraflı olarak düşürüldüğünü, bunun yasalara aykırı olduğunu belirterek fark ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının İlkadım Belediyesine Gazi Belediyesi'nden devredilen personel olduğunu, devir öncesinde Gazi, Yeşilkent ve İlkadım belediyelerinde çalışan bir kısım personelin encümen kararı ile diğer işçilerden farklı bir ücret almakta olduğunu bunun da haksızlığa neden olduğunu, belediye encümenin 12.05.2009 tarih ve 328 sayılı kararı ile farklı maaş alan tüm işçilerin 15.04.2009 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinde belirlenmiş ücretle çalıştırılmasına ve bu toplu sözleşmeden kaynaklanan artış ve diğer mali haklardan aynen yararlandıklarına davacının da toplu iş sözleşmesini sağladığı diğer tüm yeni haklardan faydalanırken 2 yıl süre ile ücretinin düşürülmesine itiraz etmeden çalıştıktan sonra sonradan dava açmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı ve onunla aynı konumdaki bir kısım işçiye devredilen işveren döneminde toplu sözleşmenin işverene tanıdığı hak doğrultusunda farklı daha yüksek ücret belirlenmesi yoluna gidildiği ve davacıya da bu hakkın tanındığı, devir üzerine ise bu ücret rejiminden vazgeçilerek davacıya da aynı konumdaki diğer işçilerle eşit ücret verilmesi yoluna geri dönüldüğü, davacının bu uygulamadan sonra ihtirazı bir kayıt ileri sürmeden uzun süre bu ücreti almaya devam ettiği, yazılı bir itirazı bulunmasa da kendisinin de üyesi olduğu sendikanın imzalamış olduğu toplu sözleşmenin doğal olarak tarafı olduğu, taraflar arasında Toplu İş Sözleşmesi imzalanmış olmakla artık işçilerin oluşturduğu kuruluşun dahi kabulü doğrultusunda yapılmış bu sözleşme sonucundaki oluşan ücret rejimi doğrultusunda uzun süre aynı ücreti almaya devam eden davacının başka bir kuruma geçtikten sonra yeniden ücret farkı alacağı talebinde bulunamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz:Karar davacı vekili tarafından davacının indirimi kabul ettiğine dair yazılı muvafakatı ve sözleşme bulunmadığını, indirimin yasalara aykırı olduğu, davalı vekili tarafından ise vekalet ücretinin az takdir edildiği gerekçesi ile temyiz edilmiştir. E) Gerekçe:4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. Maddesi uyarınca “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz”. Aynı kanunun 22/1 maddesine göre ise “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz”. Aynı maddenin son fıkrasında da “Tarafların aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebileceği” belirtilmiştir. Ücretten indirim yapılması esaslı değişiklik olduğu gibi işçinin rızası yok ise 62. Maddenin emredici düzenlemesi karşısında mümkün değildir. İşçinin rızası ise yazılı muvafakati, iş sözleşmesi veya sendika üyesi ise üyesi olduğu sendikanın Toplu İş Sözleşmesi imzalaması ile gerçekleşir. Toplu iş sözleşmesi ile işçi ücretlerinin düşürülmesi ya da ücretin eklerinin kısmen kaldırılması çalışma koşullarında esaslı değişiklik niteliğinde olmayıp, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesinde öngörülen prosedürün uygulanmasını gerektirmez. Yine birbirinden bağımsız toplu iş sözleşmeleri ile ücretlerin farklı belirlenmesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. maddesinin ihlali anlamına da gelmez. Toplu iş uyuşmazlığının tarafları, değişen ekonomik durumu gözönünde tutarak, birbiri ardına yürürlüğe girecek olan toplu iş sözleşmelerini birbirinden farklı şekilde bağıtlayabilirler. Önceki toplu iş sözleşmesi döneminde sağlanan hakların kazanılmış hak olarak yorumlanması ve hiçbir şekilde geri alınamayacağının kabulü, toplu iş sözleşmesinin özerkliğine de aykırılık oluşturur.Diğer taraftan 5747 sayılı kanunun geçici 2/4 maddesine göre “Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır”. Anılan kanunun normatif düzenlemesine göre ise “Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları, devir işleminden önce haklarında uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi veya bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmeye devam olunur. Pozisyon değişikliği hali dahil yapılacak bu devir işlemi, ücret ile diğer malî ve sosyal haklarda değişiklik yapılmasına hak kazandırmaz ve başka bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını isteme hakkını vermez. Devir işleminden sonra yapılacak toplu iş sözleşmelerine ise bu işçilerin mevcut ücret ile diğer malî haklarında diğer işçiler için kararlaştırılacak artış oranı veya miktarını geçecek şekilde artış öngören ya da diğer işçilerden farklı yeni malî ve sosyal haklar verilmesini sağlayacak hükümler konulamaz”. Ayrıca Dairemizin emsal uygulaması gereği “İş Hukukunun ve İş Kanunun öngördüğü eşit işlem yapma borcu bir kısım işçilerin var olan haklarının işverence ortadan kaldırılarak eşitliğin sağlanmasını değil çalışma koşullarının iyileştirme yoluyla bu haklara sahip olmayanlara aynı imkanların tanınmasını gerektirmektedir”. Dosya içeriğine göre davacı işçi 5747 sayılı yasa kapsamında kapatılan belediyeden devir ile 01.04.2009 tarihinde davalı belediye başkanlığına devren gelmiştir. Kapatılan belediye işyerinde toplu iş sözleşmesinin tarafı olan Belediye İş Sendikası’na üye olup devir tarihinde kök ücreti yüksektir. Davacı bu kök ücretle devirden sonra davalıya ait işyerinde uygulanmakta olan ve 15.02.2009-14.02.2012 yürürlük tarihli Belediye İş Sendikasının taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmak için dayanışma aidatı kesilmesini talep etmiştir. Yürürlükteki Toplu İş Sözleşmesinde devir ile gelen işçilerle ilgili ücretlerin indirilmesi konusunda bir düzenleme olmadığı halde davalı belediye Encümen Kararı ile davacının kök ücretini diğer nakille gelen işçilerle birlikte düşürmüş ve bu tespit edilen ücrete TİS zamları ve sosyal haklarının gerektiğine karar vermiştir. Karar uygulanmış, ancak davacıya yazılı bildirim yapılmadığı gibi yazılı muvafakati de alınmamıştır. Toplu İş Sözleşmesi ile veya sendika ile sonradan sözleşmenin tadili yönünde bir protokol olmadığına göre tek taraflı bu indirim, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62, 22 ve 5216 sayılı kanunun ek 2. Maddelerine aykırıdır. Bu aynı zamanda ücretten indirim yapılması ilkesi ve eşitliğin ve iyileştirmenin işletme ve işyeri gerekleri yok ise daha yüksek ücret alan işçiler düzeyinde sağlanması yönündeki Dairemiz uygulamasına uygun değildir. Davacının uzun süre aynı indirilmiş ücreti almaya devam etmesi ücretten indirimi kabul ettiği anlamına gelmez. Zira ortada açıkça hukuka aykırı bir işlem vardır. Davacının fark ücret alacağı hesabına ilişkin bilirkişi hesap raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm altına alınması gerekir. Yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.