Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21792 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6455 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin davalı Üniversitede son olarak diğer davalı şirkete bağlı olarak 01/07/2009-31/03/2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı ... vekili, davacının belirli süreli sözleşmeler ile muhtelif tarihlerde 31.03.2012 tarihine kadar müvekkili şirkete bağlı olarak asıl işveren üniversitede çalıştığını, işçilerin üzerindeki yönetim hakkının tamamen asıl işveren olan üniversite tarafından kullanıldığını, yapılan işe göre belirli süreli sözleşmeler yapıldığını ve hiçbir işin süresinin 1 yıldan fazla olmadığını, işin bitimi nedeniyle iş sözleşmesinin sona erdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ... vekili, hizmet alım işlerinin ihale edilmekte olduğunu ve hizmet alımı yoluyla yapıldığını, iş ilişkisi ve iş sözleşmesinin ihaleyi alan şirketler ile işçiler arasında kurulduğunu, davacının müvekkilinin işçisi olarak kabulünün mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalıların iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalılar temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Usul yönünden;Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.Yine 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Yasanın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece gerekçeli kararda brüt 2.100,00 TL ücret üzerinden yapılan hesaplamaların (ek rapor) hükme esas alındığı belirtilmesine karşın brüt 2.236,99 TL. ücret üzerinden hesaplama yapan kök rapora göre hüküm kurulması gerekçe/hüküm çelişkisi olup, HMK’nın 298/2. maddesine aykırıdır.2-Esas yönünden;a-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.b-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak kıdem ve ihbar tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.).İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez. İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. Kıdem tazminatı için faiz başlangıcı, işçinin işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihi olmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden faiz yürütülmesi doğru olmaz. İhbar tazminatı ve izin ücreti bakımından ise, işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesihten sonra işverenin temerrüde düşürülmüş olması halinde bu temerrüt tarihi, aksi halde dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmelidir. Dosya içeriğine göre davacı işçi işe iade kararına dayalı olarak kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş olup, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda kıdem ve ihbar tazminatları hesaplanarak sonuca gidilmiş ise de, dosya kapsamından işçi tarafından işe iade prosedürünün işletilip işletilmediği anlaşılamadığı gibi, kararın gerekçesinde de bu husus açıklanmamıştır.Mahkemece öncelikle yapılacak iş; işe iade prosedürünün yerine getirilip getirilmediğini araştırarak bu kapsamda işçinin 21.02.2013 tarihinde kesinleşen işe iadeye ilişkin mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunup bulunmadığı, başvuruda bulunmuş ise işverenin işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatıp başlatmadığı, başlatmamış ise işçinin işe başlatılmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihinin hangi tarih olduğu hususlarını tespit etmektir. Bu konular açıklığa kavuşturulmadan, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.c-2547 sayılı Kanunun 56/b maddesi delaleti ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı ...’ne harç yüklenmesi usul ve yasaya aykırıdır.d-Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.