MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, ücret farkı alacağı, fazla mesai ücreti farkı, ilave tediye alacağı farkı, ikramiye alacağı farkı, yemek bedeli farkı, giyecek bedeli farkı, vardiya prim alacağı farkı ve genel tatil ücreti farkı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01/09/2009 - 01/03/2013 tarihleri arasında en son aylık net 1.000,00 TL ücret üzerinden asıl işveren davalı ...nin alt işvereni olan dava ...Rehberlik Şirketinde çalıştığını, davalı ...şirketinde çalışan müşteri danışmanlığı hizmeti gören işçilerin yılda en az 3-4 ikramiye daha fazla ücret aldıklarını, sosyal yardım ve haklardan faydalandıklarını, 1.500,00 - 2.500,00 TL ücretler ile çalışan işçiler ile müvekkili arasındaki eşitsizliğin giderilmesini, davalılar arasında muvazaa bulunduğunu, asıl işverenin alt işveren işçileri üzerinde yönetim hakkını doğrudan kullandığını, ... şirketinin farklı tüzel kişilik olmasına rağmen hisselerinin önemli bir kısmının...Telekom'a ait olduğunun, çalışma şartlarının, personel giderlerinin, işe alınma ve çıkarılmaya yönelik kriterlerin telekom şirketi tarafından belirlendiğini ileri sürerek, ücret farkı ,ilave tediye,ikramiye alacağı,yemek bedeli,fazla mesai,altıncı gün prim alacağı,ulusal bayram genel tatil ücreti ve giyecek yardımı alacaklarını istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı ...vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ücret alacağını ilişkin taleplerinin bir kısmının zamanaşımına uğradığını, davacının dava dışı ... ve Müşteri Hizmetleri A.Ş de çalıştığını savunarak,davanın husumetten reddini istemiştir.Dahili Davalı ...Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet , zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacı taraf ... şirketi arasında kurulan ilişkinin muvazaalı olduğunu, alt-üst işveren ilişkisinde dahilinde dahi çağrı merkezi işinin başkasına devredilemeyeceğinin, yapılan işin iş kolu açısından haberleşme işine özgü olduğunu ileri sürmekle beraber, Yargıtay 22. HD'nin 2014/8265 Esas ve 2014/8309 Karar Sayılı İlam ile davalı şirketler arasında muvazaalı bir ilişki olmadığının belirtildiği, ... Şirketi'nin...ğımsız bir tüzel kişiliğe sahip olup faaliyet alanı kapsamında başkaca firma ve kuruluşlara hizmet sunan tüzel kişiliğinin bulunduğu,... Şirketi ile ...'nin farklı iş kollarında faaliyet gösterdiği, ...'in ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar iş koluna girdiği,...'nin ise haberleşme iş kolunda olduğu, 14/04/2009 tarihli... ve...Güvenlik Bakanlığı'nca usulüne uygun olarak alınmış iş kolu kararının davacının işe girdiği tarihten önce olduğu, davalılar arasında imzalanan çağrı merkezi işletim sözleşmesine göre danışmanlık, rehberlik ve çağrı merkezi işinin yapılıyor olması, çağrı merkezi hizmetinin telekomünikasyon hizmeti dışında kalan ve sektöre özgü olmayan bir hizmet türü olması nedeniyle yapılan işin haberleşme işine özgü olduğunu ileri sürmenin mümkün bulunmadığı, bu itibarla davalılar arasında muvazaanın varlığının Yüksek Mahkeme'nin son içtihatlarına göre kanıtlanmadığı ve alacak taleplerinin sabit olmadığına karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Taraflar arasında davalılar arasındaki alt işveren asıl işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta mahkemece Yargıtay’ın emsal kararlarına atıfla davalılar arasında muvazaalı ilişki olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin önceki kararlarında (16.05.2012 Gün, 2012/11821 Esas, 2012/17360 Karar) ve aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin (03.11.2011 Gün, 2011/1609 Esas, 2011/3808 Karar) sayılı kararlarında muvazaa kabul edilmişti. Ancak ... Sendikası’nın ... Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. ve ilgili sendikalar ile ... ve .. Güvenlik Bakanlığına açtığı iş kolu tespiti davası dairemizin 05.07.2012 gün, 2012/18727 Esas, 2012/26716 Karar sayılı kararıyla sonuçlandırılmış ve “…....nan Çağrı Merkezi İletişim sözleşmesine göre danışmanlık, rehberlik ve çağrı merkezi işinin yapılıyor olması, çağrı merkezi hizmetinin telekomünikasyon hizmeti dışında kalan ve bu sektöre özgü olmayan bir hizmet türü olması gibi hususlar dikkate alındığında, mahkeme kararının bozularak, şirkete ait belirtilen iş yerinde yapılan işlerin İşkolları Tüzüğünün 17 sıra numaralı “...r” iş koluna girdiğinin tespiti ile” davanın reddine karar verilmiştir.Bu durumda, iş kolu tespitine dair verilen son Yargıtay ilamına göre uyuşmazlığın çözümü gereklidir. Dolayısıyla ... kayıtları ve dosya içeriğine göre,davacının hizmet süresi 01.09.2009-01.03.2013 arası olduğu dikkate alındığında 05.07.2012 tarihinden önceki çalışması için davalı iş yerinde ilişkin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin (16.05.2012 Gün, 2012/11821 Esas, 2012/17360 Karar) ve aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin (03.11.2011 Gün, 2011/1609 Esas, 2011/3808 Karar) sayılı kararlarında muvazaa kabul edildiği de göz önünde bulundurularak davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığının tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacının çalışma süresi dikkate alınmadan eksik ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması hatalıdır.3-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve ... Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.Somut uyuşmazlıkta davacı fazla mesai ücreti ,genel tatil ücreti alacaklarını da istemiş olup, mahkemece bu alacakların reddedilme gerekçesi kararda tartışılmamıştır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.