Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21503 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27197 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, ilave tediye alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının, davalı işverenlikte büro görevlisi olarak çalıştığını, davalı işverenin kamu tüzel kişisi olduğunu,6772 sayılı ‘Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun’ gereği her yıl için ilave tediye alacağı hakkı olduğunu, ancak bu güne kadar ödeme yapılmadığını, davacının çalıştığı ...kamu vakfı gelirlerinin kamu geliri olduğunu, benzer olayda mahkemece vakıf çalışanı lehine ilave tediye ücretine karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay’ca onandığını, dolayısıyla davacının kamu işçisi statüsünde olduğunu, buna ilişkin Başbakanlık genelge ve yazılarını ibraz ettiklerini,21.07.2014 tarih ve 10611695 sayılı ... başkanlığı yazısına göre de davalı vakfın kamu işyeri olduğunu, 6772 sayılı yasanın 1 ve 3.maddelerine göre Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen tarihlerde davacıya ilave tediye ücreti ödenmesi gerektiğini ancak bu güne kadar hiçbir ödeme yapılmadığını ve davasının belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, ödenmeyen ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini nu talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı taraf cevap vermemiş, ıslah dilekçesi üzerine temsilcisi vasıtası ile zamanaşımı itirazı yanında, vekili aracılığı ile de davalının 6772 sayılı yasa kapsamına girmediğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davacının iş sözleşmesi kapsamında özelliklere sahip kamu kuruluşu niteliğindeki davalı Vakıfta çalıştığı, davacının ilave tediye alacağına hak kazandığı, ödenmeyen alacağı bulunduğu gerekçesi ile ıslahta sunulan zamanaşımı itirazı da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1. Hükme dayanak bilirkişi raporunda ilave tediye alacağının 6772 sayılı yasaya uygun olarak yıllık 52 gün üzerinden hesaplanan kısmının “4 taksitle ödeneceğinin belirtilmesi sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır. 2.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 3. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca (HMK. 141) basit usulde zamanaşımı defi 2 haftalık süre içinde ve cevap dilekçesiyle ileri sürülmelidir. Aksi halde savunmayı değiştirme yasağı devreye girer. Yazılı usulde ikinci cevap dilekçesine kadar olan bu süre basit usulde oldukça sınırlandırılmış durumdadır. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse zamanaşımı defi ilerleyen aşamalarda davacı tarafın açık muvafakati ile yapılabilecektir. Ön inceleme aşamasından sonra iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesini 6100 sayılı HMK 141/son açık muvafakat ya da ıslaha bağlamıştır. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmaktaydı. Oysa HMK sisteminde davacının süresinde yapılmayan zamanaşımı define açıkça muvafakat etmesi gerekir. Suskun kalınması halinde zamanaşımı defi HUMK döneminde dikkate alınırken 6100 sayılı HMK uygulamasında bir anlam ifade etmeyecektir. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK.’un 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası;1. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davası(Fıkra 1), 2. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası(Fıkra 3). 3.Kısmi eda ve külli tespit davası(maddenin gerekçesinde) olmak üzere üç türlü açılabilir. Her üç dava türünde zamanaşımı dava tarihi esas alınarak belirlenir. Kısaca davanın açılması, zaman­aşımının alacağın tamamı için kesilmesi sonucunu doğurur. Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, bu dava kısmi eda külli tespit davasının türüdür. Bu nedenle zamanaşımı tüm alacak için dava tarihi itibari ile değerlendirilecektir. Davalı taraf cevap süresi içinde zamanaşımı defiinde bulunmamış, ıslahtan sonra ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Davanın türü nedeni ile ıslahta zamanaşımı itirazı dikkate alınamaz. Davacı tarafın açık muvafakati de bulunmadığına göre de ıslahla ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alınması hatalıdır. 4.Bozma sonrası uyulduğu takdirde verilecek kararda vekalet ücreti ve yargılama giderinin de değişeceği gözden kaçırılmamalıdır. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.