Y A R G I T A Y İ L A M IDAVA :Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret alacağı, prim alacağı, genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti ve teminat bonosu alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, resmi kayıtlarda davacının maaşı az gösterilerek maaşın geri kalanının elden düzenli olarak haricen ödendiğini, sorumluluğu altındaki .... illerine sürekli sayım, mağaza kuruluşu, teftiş, kontrol için iş seyahatlerine gönderildiğini ve gittiği yerlerde fazla mesai yaptığını, davalı işverenlikte prim uygulaması bulunduğunu, ay sonu hedefinin %110’u satılırsa aylık maaşının %70’i prim ödendiğini, hedeften uzaklaşıldığı oranda primde artma/azalma olduğunu, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret ve prim, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram, genel tatil ücreti, ikramiye alacaklarını ve teminat bonosunun iadesini istemiştir. B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacın??n, davalıya ait markasının mağazalarında mağaza yöneticiliği yaptığını- alan yöneticisi olarak çalıştığını, alan müdürü olarak işten ayrıldığını, davacının yönetici konumu nedeni ile mesai saatlerini kendisinin ayarladığını, davalı işverenlikte prim uygulaması bulunmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. C)Yerel Mahkeme kararının özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 34. maddesine göre ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabileceği gibi aynı kanunun 24/II-e bendi gereğince haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshedebilir. İş Kanunu'nun 24/II-f maddesine göre "çalışma şartları uygulanmazsa" işçi iş akdini haklı nedenle derhal feshedebilir, ücret çalışma koşullarının esaslı unsurudur.Ücretin düşürülmesi çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak kabul edilir.Buradaki ücret geniş anlamda değerlendirilmekte, ikramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması halinde de işçinin haklı fesih imkanı olduğu kabul edildiği, ücretin tam ve zamanında ödendiğini ispat yükümlülüğü işverene ait olup, davacının ücretlerinin tam olarak ödendiği, imzasını taşıyan bordro, makbuz gibi yazılı delil veya banka kaydı ibrazı suretiyle kanıtlanmamış olmakla davacının talebi gibi bakiye maaş ve prim alacağı isteyebileceği, yıllık izin defterinin incelenmesinde, davacının 28 günlük ücretli izin alacağı bulunduğu, sunulan yazılı ücret ödeme pusulalarından fazla ücretlerinin düzenli olarak ödendiği, davacının ödenmemiş fazla mesai alacağının bulunmadığı, davacı tarafından imzalı ücret bordrolarında ödenenden daha fazla çalışma yapıldığını ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde bordroda görülenden fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispatlayabilir, bordronun imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda işçinin daha fazla çalıştığını yazılı belge ile kanıtlaması gerekir, bordro imzalatılmadığı halde fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarda ücret ödemesinin banka kanalı ile yapılması durumunda ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği, somut olayda fazla mesai alacaklarının ücret hesap pusulalarında tahhakkuk ettirildiği, ihtirazi kayıtsız davacı tarafından imzalanmış olduğu, bu nedenle davacının fazla mesai alacağının bulunmadığı, davacı tanığının beyanlarından davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının anlaşıldığı, hesaplanan genel tatil ücreti alacağından takdiren %30 indirim yapıldığı, Mahkemece yapılan yargılama, SGK ve işyeri kayıtları, emsal ücret araştırması, tanık beyanları, Kayseri 5.Noterliğinin 18229 yevmiye nolu ihtarnamesi, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının 0/06/2008 - 01/11/2012 tarihleri arasında davalı şirkette alan yöneticisi olarak çalıştığı, İç Anadolu bölge yöneticisi olduğu, yapılan emsal ücret araştırmaları ve tanık beyanları dikkate alındığında son aylık ücretinin prim, yemek ve ikramiye yardımlarıyla birlikte 5.258,39 TL olduğu kanısına varıldığı, davacının bakiye maaş ve prim alacakları ile yıllık izin ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiği, kıdem tazminatına hak kazandığı, ihtarnamede genel tatil alacağından bahsedilmemesi nedeniyle yıllık izin, ücret ve prim alacakları için temerrüt tarihinden genel tatil alacağı için dava ve ıslah tarihinden faize hükmedildiği, davacı taraf işe giriş sırasında teminat bonosu alındığını iddia etmiş ise de bononun takip konusu yapılmadığı, bono örneği sunulmadığı anlaşıldığından varlığı ispat edilemeyen bono hakkında karar verilmesine yer olmadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, maaş ve prim, ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin kabulüne, fazla mesai ücreti talebinin reddine, teminat bonosu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. D)Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. E)Gerekçe: 6100 sayılı HMK.’un 297. maddesinde, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.Taraflar hükmün tefhiminin HMK.’un 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir. Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında HMK.’un 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur.HMK.’un 298/2 maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararı gereğince bozma nedenidir.Davacı vekili prim(ikramiye) alacağı talep etmiş, hükme esas bilirkişi raporunda giydirilmiş brüt ücrete ikramiyenin dahil edildiği görülmüştür. Ancak davacının ikramiye talebi hakkında hüküm fıkrasında olumlu veya olumsuz bir yönde açık bir karar verilmemiştir. Keza kısa kararda teminat bonosu istemi hakkında bir hüküm oluşturulmadığı halde gerekçeli kararda hüküm fıkrasında “Teminat bonosu hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulmuştur. Tefhim edilen hüküm ile gerekçeli kararda yer alan hüküm arasında çelişki yaratılması 10/04/1992 gün ve 1991/7 E. 1992/4 K. Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına ve HMK.un 298/2. Maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.F)SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.