Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21416 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14126 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalı işyerinde 01/06/2000 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle işe başladığını, iş sözleşmesinin 31/01/2009 tarihinde İş Kanunu'nun 17.maddesi uyarınca tek taraflı olarak feshedildiğini, .... İş Mahkemesi'nin 2009/252 esas sayılı dosyası ile işe iade davası açtıklarını, mahkemece 22/02/2011 tarihinde davacının işe iadesine, boşta geçen 4 aylık ücreti ve diğer haklarının ödenmesi ile işe başlatılmaması halinde 5 aylık tazminata karar verildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra davacının işe iade talebinde bulunduğunu, davalı tarafından işe başlatılacağının bildirildiğini, bunun için gerekli evrakı hazırlamasının istendiğini, davacının bu arada çalışmakta olduğu işyerinden ayrıldığını ve sigorta girişi için gereken evrakı hazırlamaya başladığını ve işbaşı yapacağı günü gerek yazılı gerekse sözlü olarak işverene bildirdiğini, ancak işbaşı yaptırılmadığını, iddia ederek boşta geçen süre alacağı, işe başlatmama tazminatı, fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve hafta tatili çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının talep ettiği fazla çalışma, hafta tatili çalışma ücretlerinin zamanaşımına uğradığını, davacının işe iade başvurusu talebinin .....Noterliği'nin 10/07/2012 tarih ve ..... yevmiye sayılı ihtarnamesiyle kabul edildiğini, davacıya aynı görev, ücret ve şartlarla işe başlatılacağının ve 10 gün içinde işe başlaması gerektiğinin ihtar edildiğini, 10 günlük süre sonunda davacının sağlık sorunları nedeniyle 02/08/2012 tarihinde işbaşı yapabileceğini bildirdiğini, davalının da davacı tarafa sağlık raporu getirmesi halinde mazeretinin kabul edileceğinin belirtildiğini, davacının mazeretsiz olarak 31/07/2012 tarihinden 7 gün sonra işyerine geldiğini, davacının işe başlama talebinin samimi olmadığını, davacının işe davet edildiği tarihlerde başka bir işyerinde çalıştığı dikkate alındığında işe başlama iradesinin bulunmadığını, davacının işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklara hak kazamayacağını, müvekkili işveren tarafından yapılan feshin artık geçerli olduğu, davacının hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının davalı işyerinden başkaca bir alacağının kalmadığını, işvereni ibra ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, işe iade kararının onanmasıyla birlikte kesinleşen işe iade kararını 20/06/2012 tarihinde tebliğ alan davacı tarafın 21/06/2012 tarihli noter ihtarnamesiyle davalı işverene başvuruda bulunduğu, davacının iş başı yapmaya hazır olduğunun bildirildiği, başvuruya ilişkin bu ihtarnamede işe başlatılmaması halinde hak kazanacağı tazminat ve diğer haklarının ödenmesinin talep edildiği, bilahare davacı vekilinin davalı işverene gönderdiği 30/07/2012 tarihli dilekçede davacının işe başlamak için çalıştığı işyerinden ayrıldığını, sağlık sorunları nedeniyle 02/08/2010 tarihinde işbaşı yapabileceğini bildirdiği, her ne kadar davalı tarafça....... Noterliği'nin 10/07/2012 tarih ve .... yevmiye sayılı ihtarnamesiyle davacının işe davet edildiği savunulmuş ise de, bu ihtarnamenin ibraz edilmediği, davacı ve davalı tanıklarının anlatımlarına göre davacının işe başlama niyetiyle işverence kendisinden istenen belgeleri tamamladığı ve yeni işinden ayrıldığı göz önüne alınarak, davacının 2 günlük makul süre sonunda işbaşı yapacağını bildirmesine rağmen işverenin bunu kabul etmediği, işverenin asıl amacının davacıyı işe başlatmak olmayıp işe iade kararının sonuçlarından kurtulmak olduğu, bu haliyle davacının işverence işe başlatılmadığı, davacının işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarına ilişkin talebinin yerinde olduğu, fazla mesai yaptığı ve hafta tatilinde çalıştığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. E) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. F) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyeti(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır(Y. HGK. 21.10.1983 gün ve 1981/1-30 E, 1983/1000 K).Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.).Aynı şekilde işverenin işe davete dair beyanının da ciddî ve samimi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez. Kural olarak işçi, geçersizliği tespit edilen fesih tarihinde çalıştığı işyerinde ve işte işe başlatılmalıdır. İşçiye önceki koşulların tam olarak sağlanması ve aynı parasal hakların ödenmesi gerekir. Hatta, yargılama sürecinde işçinin mahrum kaldığı ancak emsali işçilere sağlanmış olan ücret artışlarından da işçinin yararlandırılması gerekir.4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. Dosya içeriğine göre feshin geçersizliği kararı alan davacı işe başlatılması için başvurmuş, davalı da başvuru üzerine süresinde davacıyı işe davet etmiş ve davacının işe 30.07.2012 tarihinde başlaması gerektiğini ihtar etmiştir. Davacı vekili faks yolu ile davacının sağlık sorunları nedeniyle 02.08.2012 tarihinde işe başlayacağını belirtmiş, ancak davacı bu tarihte de işe başlamak için işyerine gelmediği gibi rapor da ibraz etmemiştir. Davalı işverenin davacıyı işe başlatmak için üzerine düşen yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği, makul sürenin verildiği, davacının makul süre sonunda işe başlamadığı ve 4857 sayılı yasanın 21/5 maddesi gereğince geçersizliğine karar verilen feshin geçerli hale geldiği anlaşıldığından, davacının işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücret alacağı ile fark kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.