Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2082 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 39379 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİDAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı yıllık izin ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, davalı iş yerinde 10/08/2005-02/08/2008 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin işverence sona erdirildiğini, davalı hakkında ... Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne şikayette bulunduğunu, davalı firmadan tazminat ve işçilik alacakları olduğunu, ücretinin çalıştığı süre boyunca parça parça verildiğini, yıllık iznini kullanamadığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının 28/07/2008 - 02/08/2008 tarihleri arasında mazeretsiz işe gelmediğini, şirketçe telefon edildiğinde işe gelmeyeceğini emekliliğe başvuracağını söylediğini, işe gelmediği 6 günün sonunda işten çıkışının yapıldığını, akdin haksız olarak feshedilmediğini, kendi isteğiyle ayrıldığından ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının inşaat işçisi olması nedeniyle çalıştığı süre kadar sigortalı gösterildiğini, çalışması az olduğundan ve her istediğinde kendisine izin verildiğinden yıllık izin kullandırılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davacının 10/08/2005-02/08/2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı, iş akdinin sona erdirilmesi gerekçesi olarak 28/07/2008 tarihinden itibaren işe mazeretsiz olarak gelmemesinin gösterildiği, bu konuda 6 günü kapsayan tek tutanak tutulduğu, devamsızlık tutanaklarının devamsızlık olan günler açısından tek tek tutulmasının gerektiği, devamsızlık konusunda davacının savunmasının istenmediği, bu tutanakların işverence her zaman tanziminin mümkün bulunduğu, bu hususun iş müfettişinin raporunda da belirtildiği, yapılan feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davacı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda; davacı ... Bakanlığı ... Bölge Müdürlüğü’ne verdiği şikayet dilekçesinde işe girdiği tarihte ücretinin 1000 TL olarak kararlaştırıldığını belirtmiş, yerel mahkemece davacının asgari ücret üzerinden alacakları hüküm altına alınmış ise de ... İnşaatçılar Odası Emsal Ücret araştırması ve davacı tanık beyanlarına göre, davacının asgari ücretten yüksek bir ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, ayrıntılı araştırma yapılarak alacakların hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.