MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVALILAR : . DAVA : Davacı, maddi tazminat ile satıcılık yetkisinin ihlali ve uğratılan müşteri portföyü tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm duruşmalı olarak davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; davacı şirketin davalılardan ... şirketinin Türkiye'deki tek yetkili satıcılığını yaptığını, diğer davalının ise şirketin bünyesinde 1993 yılından 27/02/2007 tarihine kadar çalıştığını ve son olarak pazarlama ve satış müdürü olarak görev yaparken istifa ettiğini, davalı ...'ın müvekkili şirketten ayrılmasından sonra birçok belgeye ulaşılamadığını ve ayrılmasından sonra ......ile anlaşarak direk olarak müvekkili şirketin müşterilerine mal satmaya başladığını ve şirketin tek satıcılık haklarını ihlal ettiğini, şirketin ticari sır niteliğindeki belgelerinin davalı ... tarafından kötüniyetli kullanıldığını, bu yapılanlar sonrasında şirketin müşteri portföyünde ciddi kayıpların yaşandığını, şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek, yaratılan haksız rekabet nedeniyle maddi tazminat ve tek satıcılık yetkilerinin ihlali ve uğratılan müşteri portföyü kaybı için de ayrıca istenilen tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalılar vekili; davalı olarak gösterilen ...'nun Kore'de yerleşik ..... ünvanlı şirketin Türkiye'deki bir işyerinden ibaret olduğunu, irtibat bürosunun davalı olabilmesinin mümkün olmadığını, yine diğer davalı ...'ın da Kore'de yerleşik ..şirketinin çalışanı olması nedeniyle şahsına dava yöneltilemeyeceğini, davacı ile davalı ... şirketi arasındaki uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi gerektiğini, bu yönde de ilgili makamın Kore tahkim heyeti olduğunu, ayrıca görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, ayrıca davaya bakmakla yetkili Mahkemenin de Kadıköy değil Seul Mahkemeleri olduğunu, davalı ...'in davacı ile sözleşmesini feshettikten sonra Türkiye'de irtibat bürosu açarak diğer davalı ...'ı istihdam ederek ürünlerini satmayı devam ettirdiğini, ortada ticari sır ihlali gibi bir durumun olmadığını, bu sektörde daha çok müşterilerin satıcıya ulaştığını, dolayısıyla bir müşteri portföyü kaybının oluşmadığını, davalı ... açısından haksız rekabet ve haksız kazancın söz konusu olmadığını, ayrıca davalı ... açısından da süre, yer ve konu belirtilerek yapılmış bir rekabet yasağı anlaşması bulunmadığını, açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Davanın açıldığı Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakmakta görevli olan mahkemenin iş mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanmış ve dosya kendisine gönderilen İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi özetle; davalı ...'ın davacı şirket ile iş sözleşmesi devam ederken başka bir şirketle çalıştığı iş yerindeki iş konusu ile aynı konularda çalışmak ve temsil etmek üzere anlaşma yaptığı ve anlaşma yaptığı yeni iş yerinde çalışmalarında davacı şirkete ait sır sayılabilecek ve özel olan bilgi ve belgeleri kullandığı, davalı ...'ın bu davranışlarının işçinin sadakat borcu ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali olduğu, davalı ...'ın işten ayrıldığı 2007 yılından sonra davacı şirketin ithal özlü tel satışlarında ciro ve kar kaybına uğradığı, uğramış olduğu bu zararın davalının tutum ve davranışlarıyla sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklı olduğu gerekçesiyle haksız rekabet nedeniyle 100.000,00 TL maddi tazminat ile davacının tek satıcılık yetkisinin ihlali ve uğratılan müşteri portföyü kaybı için de ayrıca 100.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmedilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.E) Gerekçe:İşçinin sadakat borcu kapsamında uyması zorunlu olan davranışlarının başında işverenle rekabet etmemek gelmektedir. İşçinin rekabet yasağı, iş sözleşmesinin bitmesiyle başlayacaktır. Nitekim hizmet ilişkisi içerisindeki sadakat yükümlülüğü, hizmet ilişkisinin bitimi ile birlikte rekabet yasağına dönüşecek ve işçinin yükümlülüğü rekabet yasağı şeklinde adlandırılacaktır.Türk Borçlar Kanunu 444/2 maddesine göre, rekabet yasağı sözleşmesinin yapılabilmesi için iş ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları yada işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve bu bilgilerin kullanılmasının işvereni önemli bir zarara uğratacak nitelikte olması koşulu aranmıştır.Türk Borçlar Kanunu md. 444’de yer alan düzenlemede işçinin sahip olduğu ve rakip işletmelerde kullanılması işverene zarar verecek bilgilerin müşteri çevresi, üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında olabileceği öngörülmüştür. Müşteri çevresine ilişkin bilgiler genel olarak, müşterilerin ad ve soyadları, meslekleri adres ve telefon numaraları, yaptıkları alışverişin cins ve miktarları gibi bilgilerden oluşmaktadır. İşçinin işverenin müşteri çevresine ait bilgileri haiz olması halinde rekabet yasağı sözleşmesi yapılmasını haklı gösteren neden, işçinin müşteri çevresi ile kişisel ilişki kurması, onların kişisel özelliklerini, istek ve ihtiyaçlarını bilmesi ve bu bilgileri rakip bir işletme içinde kendi lehine ekonomik bir değer olarak kullanma ihtimali bulunması, bu bağlamda eski işverenin müşteri çevresinde azalmaya neden olacak olmasıdır.“İşçinin müşterileri tanıması, müşteri çevresi hakkında bilgi edinmesi”; işçinin işverenin müşterilerini bizzat tanıması veya onlara ait adres telefon gibi önemli bilgileri öğrenmiş olmasını ifade etmektedir. Ancak burada, müşterilere ait bilgiye sahip olma imkânı tespit edilirken, işçinin işyerindeki konumuna bakılması ve müşterilere ait her tür sıradan bilgiye değil özelliği olan ve önemli bilgilere ulaşılıp ulaşılmadığının dikkate alınması gerekecektir.Burada önem taşıyan bir diğer husus da, işçinin müşterileri tanıması, müşteri çevresi hakkında bilgi edinmesi ile işçinin iş sırlarına nüfuz etmesi, üretim sırları hakkında bilgi edinmesi hallerinin bulunması hususlarının işverene önemli bir zarar verme olanağını yaratmasıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı şirket, davalı işçinin iş sözleşmesi sona ermeden önce diğer davalı işveren ile iş ilişkisine girerek kendisi ile haksız rekabette bulunduklarını ve bu nedenle de müşteri kaybı yaşadığını ileri sürmüştür. Davalılar ise ortada ticari sır ihlali olmadığını ve müşteri kaybı durumunun oluşmadığını savunmuşlardır Davanın ilk açıldığı Kadıköy 4. Asliyet Ticaret Mahkemesi'nde aldırılan iki kök ve bir ek raporda maddi zarar isteminin ispatlanamadığı tespitinde bulunulmuş, iş mahkemesince aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda ise net kar kaybından bahsedilerek, soyut bir takım değerlendirmelerle varılan sonuca göre satış düşüşlerinin davalı ...'ın davacı şirkette çalıştığı 14 yıl boyunca kazandığı iş deneyimlerini .....işe başlayarak bu şirkete aktardığı tespiti ile davalı şirketin verilerine dayanmaksızın satış ve kar kaybı üzerinden zarar hesabı yapılmıştır. Diğer yandan davalı ... dava konusu olay nedeniyle davacı şirketin şikayeti üzerine mali hakların ihlali suçundan yargılanmış ve Kartal Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 09/10/2012 tarih, 2008/303 E. 2012/439 K. sayılı kararı ile, sanığın eylemi sabit olsa bile dosyada aldırılan ve aynı doğrultuda bulunan iki bilirkişi raporuna göre davalı ...'ın kullandığı iddia edilen bilgi ve belgelerin eser niteliğinde bulunmadığı ve şikayetçinin mali haklarının ihlal edilmediği gerekçesiyle davalının beraatine hükmedilmiştir.Öncelikle mahkemece davacı şirket ile davalı şirkete ait tüm defterler getirtilmeli, yine davacı şirketin müşteri çevresi araştırılarak davalılar tarafından davacının müşteri çevresinin davalı işyerine yönlendirip yönlendirmedikleri tespit edilerek, yukarıda belirtilen ilkelere göre davacı şirketin varsa uğradığı maddi zarar tespit edilmeli ve Kadıköy 4. Asliyet Ticaret Mahkemesi'nde aldırılan iki kök ve bir ek rapor ile hükme esas alınan raporlar arasındaki çelişki de giderilmelidir. Davacının 2007 - 2010 yılları arasında bir önceki yıla göre karlılığında azalma olduğu belirtilerek haksız rekabet nedeniyle ve uğratılan müşteri portföyü kaybı için maddi tazminat talebinin kabulü hatalıdır. Kabule göre de ıslahen artırılan miktarlar için de dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsizdir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.