Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20556 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16164 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ................. İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, aidat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı ............ Sendikası Genel Başkanlığı dava dilekçesinde özetle; davacı sendikanın yıllardır davalı ...... iş yerinde uygulanan TİS'in tarafı olup bu iş yerinde yıllardır örgütlü olduğunu, davalının sendika adına kestiği aidatları 2821 Sayılı Yasanın 61. maddesine nazaran "kesildikleri tarihten itibaren bir ay içinde" Sendikaya ödemediği gibi taraflarından gönderilen 21.03.2007, 11.06.2008, 22.12.2010 tarihli ihtarnamelere rağmen ödenmediğini, belirterek 5.000,00 TL aidat alacaklarının kesildiği aylardan bir ay sonra başlayacak en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalı Belediyeden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, 01.10.2008-14.03.2013 tarihleri arasındaki toplam 60.456,25 TL sendika üye aidat toplamının raporlara ekli tablolarda belirtilen dönem aidatlarının başlangıç tarihinden itibaren işletilecek bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır. Dosya içeriğine göre kısmi olarak açılan davada davacı vekili bilirkişi hesap raporundan sonra ıslah sureti ile alacakları arttırmış ve davalı vekili ise ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Hüküm altına alınan aidat alacağının kısmi olarak istenen miktar dışlandığında kalan kısmında ıslah tarihine göre geriye beş yıllık süre dikkate alındığında bu süre dışında kalan miktarların zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınmadan ve bu konuda ek rapor alınmadan fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücretin hüküm altına alınması hatalıdır. 3- 2821 sayılı Kanun'un 61/1. maddesine göre bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Kanun uyarınca yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve sendikanın banka hesap numarasını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilerek ve bildirilen banka hesabına yatırılmasını istemesi gerekir. Toplu İş Sözleşmelerinde kesilen aidatın ne zaman sendikaya yatırılacağı hususu düzenlenmiş ise ayrıca ihtara gerek kalmadan bu tarihlerden itibaren faize karar verilmelidir. Bu konuda bir düzenlenme yoksa taraf sendikanın işvereni temerrüde düşürmesi gerekir. Dava tarihinden önce sendika tarafından işverenin temerrüde düşürülmesi söz konusu değil ise dava ve ıslah tarihi temerrüt tarihini oluşturmaktadır. Bu nedenle bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Ayrıca 2821 sayılı Kanun'un 61/2. maddesinde sendika üyelik aidatının bir ay içerisinde sendikaya gönderilmesi öngörülmüş ise de yukarıda açıklandığı şekilde kanunda işverene bir aylık ödeme süresi öngörülmesi temerrüt için yeterli görülmemiş, işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği Yargıtay’ın istikrarlı kararları ile kabul edilmiştir. Somut olayda dosyaya sunulan ihtarnamelerde 2821 sayılı Kanun'un 61/1. maddesine göre davalı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Kanun uyarınca yetki belgesi alan davacı sendika aidat alacaklarını talep etmesine rağmen, ihtarnameye işyerinde çalışan üyesi işçilerin listesini eklememiştir. Temerrüt ihtarları usulüne uygun olmadığından, aidat alacağına dava ve ıslah tarihinden faiz yürütülmemesi isabetsizdir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.