MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı ile davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davalı şirketin kurucu sermayedarlarının yeni bir şirket kurma ve bu şirketin ana kadrosunu oluşturma amaçlarım sağlamaya yönelik talepleri ve daha iyi şartlar sağlama vaadi üzerine davalı şirketi kurmak ve faaliyete geçirmek üzere 2007/Nisan ayında davacının davalı şirketin kurucu kadrosunda görev aldığını, davacının davalı şirkette 1. derece imza yetkisine sahip 5 kişiden birisi olduğunu, davalı ...’ın 21.01.2011 tarihinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak şirkette göreve başladığını, ...’un atandığı andan itibaren izlediği baskıcı, alaycı, onur kırıcı ve aşağılayıcı tutum nedeni ile genel müdürün, genel müdür yardımcısının, bir takım müdürlerin işten ayrılmak zorunda kaldığını/çıkarıldığını, ...’un yönetim kurulu üyesi olması üzerine kurucu kadrodaki tüm üst düzey yöneticilerin istifa ettiklerini veya ayrılmak zorunda bırakıldıklarını ya da tazminatları ödenerek çıkarıldıklarını, ...'ın 17.11.2011 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanı seçildiğini, iş aktinin sona ermesi açısından ise ...’un davacıya avaz avaz bağırarak çocuk gibi azarlayarak “adam gibi mütalaa ver”, “Gelsene sen bakayım buraya"” , “oturma ayakta bekle”, “saçmalama” gibi bir çok aşağılayıcı söz, hakaret, önüne gelen dosyaları, belgeleri davacıya fırlatma, asistana yaptıracağı işi çektireceği faksı alaycı aşağılayıcı tavırlarla davacıya çektirme gibi tutumları yanı sıra, en son 30/11/2011 tarihinde yönetim kurulu toplantısındaki olayların yaşandığını bunun üzerine davacının görevden ayrıldığını bildirdiğini, davacıya mobbing uygulandığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve manevi tazminat alacaklarını istemiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davacının istifa dilekçesi vererek kendi isteği ile ayrıldığını, davacının hakarete dair iddialarının gerçek olmadığını, davacının mobbing yaptığını dediği kişi ile şirket içindeki pozisyonu aynı düzlemde olduğu için mobbingin mümkün olmadığını, mobbing için süreklilik gerektiğini, Avukatlık Kanunu’na göre avukatların müvvekkilinin emir ve talimatı ile değil hukuk bilgisi ile hareket ettiklerini, dolayısı ile yönetim kurulu başkanı karşısında davacının bağımsız olduğunu, aynı derecede mevki sahibi olduğunu, yönetim kurulu başkanından baskı gördüğü iddiasının mesnedsiz olduğu, davalının zor bir dönem geçirdiğini ve halen de geçirmekte olduğunu, ayrılanların şirkete manevi bağlılık duymadan zor durumunda terkeden kişiler olduklarını, yani buzula yaklaşan gemiyi terkeden kişiler olduklarını, Yönetim Kurulu Başkanı’nın, tek başına şirketi temsil etmediğini, yönetim kurulunun da kararlarını organ olarak oy çokluğu ile aldığını, şirketin somut idare organının ise genel müdür olduğunu, idari işlerde genel müdürün şirketi temsil ettiğini, davalı ...’un işvereni temsil eden somut organ olmadığını, davacının şirkette 1. derecede imza yetkilisi olup çoğu yönetim kurulu üyesi ile aynı mevkide imzasının bağlayıcılığı bulunduğunu, davacının işçi sıfatı olup olmadığının tartışmaya açık olduğunu, sigorta tahakkuklarının 5510 sayılı Kanun’a göre 4a maddesi gereği çalışan olarak yatırıldığını, davacının sosyal güvenlik hakları bakımından işçi sıfatıyla değerlendirilebileceğini, ancak iş hukuku bakımından işçi olmadığını, Avukatlık Kanunu’na göre avukatların müvvekkilinin emir ve talimatı ile değil hukuk bilgisi ile hareket edeceklerini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, her ne kadar davacı vekili 2007/Nisan ayından itibaren ücret almadan çalışmaya başladığını iddia etmiş ise de dosyaya sunulu Sigorta Hizmet Cetveli ve işe giriş çıkış bildirgelerine göre davacının davalı işyerinde 11/07/2007 tarihinde sigorta girişinin yapıldığı iş başvuru formunun 01/07/2007 tarihinde düzenlendiği ve 02/12/2011 tarihinde ise çıkışının yapıldığı dikkate alındığında, davacının davalı ... Anonim şirketinde 11/07/2007- 01/12/2011 tarihleri arasında 4 yıl, 4 ay, 20 gün hizmetinin bulunduğu, dosyada mübrez ücret bordrolarından ise 11.700,00 TL aylık brüt ücretle çalıştığının anlaşıldığı, 4857/24- II-b maddesi gereğince işverenin, işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesinin haklı fesih sebebi olacağı belirtilmiş, ancak dosyada davacıya hakaret edildiğine dair herhangi bir somut belgenin bulunmadığı görülmekle yönetim kurulu başkanı tarafından yönetim kurulu üyelerinin huzurunda davacının kişiliğini rencide etme söz ya da hakarette bulunma davacı tarafından haklı fesih sayılacağı bu sebeple kıdem tazminatına hak kazanacağı, iş akdini kendisinin sonlandırması haklı dahi olsa ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, davacının kötü niyet tazminatı talebi değerlendirildiğinde, 4857/17. Maddesi kötü niyet tazminatı talep edilebilmesi için iş güvencesi hükümleri dışında kalan işçiler için bu durumun söz konusu olacağının düzenlendiği, dosya incelendiğinde, davacının 6 aydan fazla hizmet süresinin bulunduğu, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı, işletmenin bütünü sevk ve idare eden işveren vekili ya da yardımcısı niteliğinde olmadığı, davalı işyerinde 30 dan fazla kişinin çalıştığı durumu dikkate alındığında davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olduğu anlaşıldığından kötü niyet tazminat talebi ve manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği, davacının davalı ... bünyesinde 11/07/2007- 01/12/2011 tarihleri arasındaki çalıştığı, kıdem tazminatına hak kazandığı, ancak diğer talep ettiği kötü niyet tazminatı, ihbar tazminatı ve manevi tazminatlarının reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile karar verilmiştir.D)Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: Davacı, işçilik alacaklarının davalı şirketten tahsilinin yanı sıra davalı şirket ve şirketin yönetim kurulu başkanı davalı ...’tan manevi tazminat talebinde bulunmuş, yapılan yargılama sonunda Mahkeme tarafından kıdem tazminatı talebinin kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca verilen karar açık ve şüpheden uzak olmak zorundadır. Mahkeme tarafından kıdem tazminatının hangi davalıdan tahsil edileceği açıklanmadan “davalıdan” denerek hüküm kurulduğu gibi vekalet ücreti, yargılama gideri hakkında da kimden tahsil edileceği açıklanmadan “davalı taraftan” denerek hüküm kurulmuştur. Hükmün bu şekilde oluşturulması HMK’nun 297/2 maddesine aykırıdır.Ayrıca karar gerekçesinde manevi tazminat talebinin reddine ilişkin bir gerekçe de oluşturulmamıştır. Manevi tazminat talebinin gerekçesiz reddi T.C. Anayasının 141 ve HMK.nun 297. maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. F)SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 21/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.