Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20151 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29068 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 01/09/2015-14/04/2016 tarihleri arasında proje sorumlusu olarak çalıştığını, işverenin savunma hakkı vermeden ve gerekçe göstermeden iş akdine son verdiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespitine, müvekkilinin işe iadesine ve işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücret tutarında tazminat ile çalışılmayan süre için ücret ve sosyal haklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalıya tebligat yapılmamıştır.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davalı adresinin ... olduğu gerekçesiyle ... İş Mahkemesi'ne yetkisizlik kararı verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Dosya içeriğine göre, yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu uyuşmazlık konusudur.Mahkemece, davacının dilekçesi esas alınarak hiçbir araştırma yapmadan dosya üzerinden yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 5. maddesinde iş uyuşmazlıklarında yer itibari ile yetkili iş mahkemelerini belirlemiştir. Buna göre, “iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.”İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki kurallarına uygun olup buna ek olarak işin yapıldığı yer, yani işyeri mahkemelerini de yetkili kılmaktadır.İş mahkemesine açılan dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.Türk Medeni Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca gerçek kişi yönünden “Yerleşim yeri sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir”. Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh sayılması gerekir. Aynı kanununun 49. maddesi uyarınca da, “Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Bu yer de genelde merkezin bulunduğu yerdir(Dairemizin 23.06.2008 gün ve 2008/17468 Esas, 2008/17262 Karar sayılı ilamı). Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı yer, bir başka anlatımla işyeri tanımına 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nda yer verilmemiştir. İşyerini tanımına 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre “İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı kanunun 5. maddesinin son cümlesi gereğince sözkonusu düzenlemeyi geçersiz kılar. Bu düzenleme emredici bir kuraldır. İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan davalı tarafça süresinde yapılmasa da hakim tarafından kendiliğinden bu husus göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hakim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir(Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2008/20378 Esas, 2008/12778 Karar sayılı ilamı).Mahkemenin yetkisizliği tartışmasız bir halde ise evrak üzerinden yetkisizlik kararı verilebilir. Ancak somut uyuşmazlıkta olduğu gibi duruşma açıp tarafların beyanları alınmadan verilen yetkisizlik kararı eksik incelemeye dayanmaktadır. Zira işin yapıldığı yer araştırılmadığı gibi gerekçeli karar evrakı davalıya ... ... adresinde tebliğ edilmiştir.Mahkemece yapılacak iş, duruşma açıp tarafların yetkiye yönelik iddia ve savunmalarını dinleyip, işin yapıldığı yer ve davalının ikametgahı konusunda ticaret sicili kayıtlarını, işyerinin bulunduğu yere ilişkin diğer kayıt vb. gibi belgeleri getirterek yetki hususunu değerlendirmektir. Tarafların hukuki dinlenme hakları kısıtlanarak, eksik inceleme ile verilen kararın bozulması gerekmiştir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.