MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİY A R G I T A Y K A R A R I DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ile faiz alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan ...., .... avukatın istenilmesi davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/11/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adına kimse gelmedi. Karşı taraf adına Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan ... nezdindeki çalışmasının haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, açılan işe iade davasında müvekkilinin işe iadesine karar verildiğini ve söz konusu kararın Yargıtay'ın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, işe iade davasında müvekkilini temsilen davalı ...'nın yer aldığını, mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine davalı ... ile diğer davalılar arasında görüşmelerin yapıldığını, işverenin davacıyı işe başlatmadığını, müvekkilinin bildirdiğine göre davalı Şirketlerce doğrudan davalı Sendikaya ödeme yapıldığını ve akabinde davalı sendika tarafından da işçiye aktarıldığını, işveren tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi ödemelerin neye mahsuben yapılığının da belli olmadığını, ödemelerin hangi alacaklara ilişkin olarak kalem kalem karşılıklarının belirterek yapılmadığını, eksik olduğunu ileri sürerek; kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatları ile boşa geçen süre, genel tatil ve yıllık izin ücretleri ile faiz alacağı taleplerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalılar Cevaplarında Özetle:Davalı Şirketler vekili; davacı tarafça açılan işe iade davasında mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca onandığını, müvekkili şirketlerce davacıların işe iade başvurusunun kabul edilmemesi üzerine tüm davacıların kıdem ve ihbar tazminatları, 12 aylık brüt ücret tutarında işe iade tazminatları, 4 aylık boşta geçen süreye ilişkin ücretleri ve yıllık izin farklarının hesaplandığını, davacı adına tahakkuk eden miktarların da vekil gösterdiği sendika vekilinin hesabına yatırıldığını, genel tatil, yıllık izin ücreti ve resmi tatil ücreti alacaklarının 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Sendika vekili; öncelikle müvekkili yönünden zamanaşımı itirazları olduğunu, diğer davalı şirketten tahsil edilen alacakların davacıya ödendiğini, işe iade kararı kesinleştikten sonra yasal süre içinde işe iade başvurularının taraflarınca yapıldığını ancak işverenlerin işçileri işe başlatmadığını savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Karar süresinde, davacı ve davalılar ... vekillerince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalılar ...'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Mahkemece, davacının ıslah dilekçesine karşı davalıların ileri sürdüğü zamanaşımı itirazı sebebi ile fesih tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi ıslah tarihinde dolduğu gerekçesi ile dava dilekçesindeki miktar üzerinden yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır.Temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen işe iade davasında geçersizliğine hükmedilen fesih tarihi 16.07.2008, eldeki dosyanın dava tarihi ise 22.05.2013'tür.Geçersizliğine hükmedilen fesih tarihi itibari ile 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Dava tarihi itibari ile de söz konusu 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmamaktadır.Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiştir.HMK 107. maddesinin gerekçesine göre belirsiz alacak davasının, kısmen eda davasıyla birlikte külli tespit davası olarak da açılabilmesi imkan dahilindedir. O halde belirsiz alacak davasında bir miktarın tahsili yanında, kalan tutarın tespiti istenebilecek ve yargılama sırasında belirlendiğinde kalan miktar da talep edilebilecektir. Bunun tam eda davasından farkı, belirlenebilen miktarın talebi yerine, kısmi bir miktarın istenebilmesidir. Örneğin belirsiz bir alacak için alacaklı tarafından belirsiz alacak davası açıldığında ve 100,00 TL için tahsil, kalan miktarı için ise alacağın tespiti istendiğinde kısmi eda külli tespit davasından söz edilir. Zira alacaklı işveren veya resmi kurum kayıtlarında geçen belirleyebildiği miktarı davaya konu etmek yerine, farazi bir miktar için talepte bulunmuştur. Sözü edilen davanın kısmi davadan farkı ise, alacaklının kısmi dava açtığını belirtmeksizin belirsiz alacak davasından söz ederek taleplerde bulunmasına dayanır. Yukarıda açıklandığı üzere belirsiz bir alacak için alacaklının açıkça kısmi dava açtığını belirterek talepte bulunması veya belirsiz alacaktan söz edilmeksizin kısmi taleplerde bulunulması halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilir. Kısmi eda külli tespit davasının açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. Yargılama sırasındaki işleminden veya hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlayacağından yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemez. Bu nedenle yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili değildir. Ancak faiz başlangıcı açısından tahsil amaçlı belirsiz alacak davasından farklı bir durum vardır. Davaya konu edilen miktar bakımından faiz başlangıcı olarak dava tarihi kabul edilmelidir. Alacağın kalan kısmı yargılama devam ederken miktar olarak talep arttırım yolu ile arttırılmış ise bakiye alacağa talep arttırım tarihten itibaren faiz yürütülmelidir.Somut olayda; davacı, davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100 TL izin ücreti alacağının tahsili talep etmiştir.Alınan bilirkişi raporu sonrasında ise harcını yatırarak talep ettiği miktarı arttırmıştır.Yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması sebebi ile alacağının tamamı için zamanaşımının kesildiği gözetilmeksizin ve ıslah karşı yapılan zamanaşımı itirazı dikkate alınarak hüküm kurulması hatalıdır.3- Her ne kadar mahkemece, davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazı nedeni ile genel tatil ücreti alacağı talebinin reddedildiği belirtilmiş ise de; davanın yukarıda belirtildiği üzere 22.05.2013 tarihinde açıldığı, geçersizliğine hükmedilen fesih tarihinin 16.07.2008 olduğu, dolayısı ile davacının 22.05.2008-16.07.2008 tarihleri arasındaki dönem için talepte bulunabileceği bu dönemde de herhangi bir genel tatil bulunmadığı, geçersizliğine hükmedilen fesih tarihine 4 ay eklenmesi ile hizmet süresi hesaplansa da bu 4 aylık dönemde fiili çalışmaya bağlı olan hakların talep edilemeyeceği, dolayısı ile davacının genel tatil alacağının ispatlanamadığı gerekçesi ile reddi gerekirken yanılgılı şekilde zamanaşını nedeni ile reddi de hatalıdır.F)SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesi ile peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.