MAHKEMESİ : .................... İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 20.05.1999-25.01.2007 tarihleri arasında çalıştığını, müvekkilinin aynı işyerinde çalışması devam ederken sigortasının ...............' nde devam ettirildiğini, işten ayrıldığı tarihte sigortasının ............... bulunduğu için ilk davayı bu şirket aleyhine açtıklarını ve davanın kabulüne karar verildiğini, ancak............... şirketinin içinin boşaltıldığını ve tahsil yapılamadığını, bu nedenle asıl işveren olan davalı işyerinde taşeron olarak iş yapan dava dışı ......... şirketi hakkında açılan ve kesinleştirilen davayı delil göstermek sureti ile huzurdaki davanın açılması durumunun hasıl olduğunu, davacının sigortasının ........... şirketi üzerinden yapıldığını ancak bunun dışındaki bütün işlem ve muamelelerin asıl işveren olan davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini iddia ederek, kıdem tazinatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili; davacının müvekkili işverenlikteki hizmetinin 31.12.1999 tarihinde sona erdiğini, müvekkili işverenliğin davacıya karşı herhangi bir yasal sorumluluğu kalmadığını, davacının daha önce 06.07.2007 tarihinde ............ İş Mahkemesinin 2007/583 E. ve 2009/130 K. sayılı dosyasında ikame ettiği davayı haklı olarak son çalıştığı işverenliğe yönlendirdiğini, bugün ise davanın yasal dayanaktan yoksun biçimde müvekkili işverenliğe yönlendirilmesinin hatalı olduğunu, davanın husumetten reddinin gerektiğini savunmuştur. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının aynı hizmet süresine ilişkin olarak talep etmiş olduğu kıdem tazminatına yönelik olarak .............. İş Mahkemesinin 20107/583 esas 2009/130 karar sayılı ve ek dava niteliğindeki ................... İş Mahkemesinin 2013/272 esas ve 2013/24 karar sayılı dava dosyalarında hükmedilen toplam 13.741,00 TL lik kıdem tazminatı talebinin kesinleştiği, söz konusu dava dosyalarının kesinleşmek sureti ile ilam niteliği kazandığı, artık kıdem tazminatının söz konusu davaların davalısından tahsil edilemediği için, bu davanın davalısına yöneltilip tekrar aynı hizmet süresine yönelik ve aynı miktarda kıdem tazminatı için hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, zira aksinin düşünülmesi halinde, aynı hizmet süresine yönelik ve aynı miktardaki kıdem tazminatı için mükerrer tahsilata yol açılmasının mümkün olabileceği, davacının ........... İş Mahkemesinde ve kesinleşmesi üzerine............. İş Mahkemesine açılan ek davada, davalı ....................i nin yanında bu davanın davalısı ............ ... ..... nin de gösterilerek taraflar arasında varsa asıl-alt işveren ilişkisini ispatlamak sureti ile söz konusu kıdem tazminatının müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemesi veya aynı talebe ilişkin davalı ............ aleyhine başka bir dava açıp birleştirilmesini talep etmesi gerektiği, artık kesinleşmiş bir ilamdan sonra talep edilen şekilde hüküm kurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Davacı alt işverene karşı açtığı ve kesinleşen kıdem tazminatı talepli istemine ilişkin olarak tahsilat yapamadığını belirterek bu defa davasını asıl işverene karşı açtığını belirtmiş, mahkemece istemin kesin hüküm nedeni ile reddine hükmedilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesi de “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur". Bu sorumluluk yasadan kaynaklanan müştereken ve müteselsilin sorumluluktur. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK.'nun 142 ve daha sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.'un 163. Maddesi uyarınca "Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder". Dosya içeriğine göre davacının ilk açtığı dava alt işverene karşı açılmış olup, bu dava ise müştereken ve müteselsilen sorumlu olan asıl işverene karşı açılmıştır. Bu nedenle bu uyuşmazlıkta kesin hükümden sözedilemez. Ayrıca her ne kadar alt işveren karşı alacaklar hüküm altına alınmış ise de borcun ödenmediği sabittir. Davalı asıl işveren anılan hüküm uyarınca borcun tamamı ödeninceye kadar sorumludur. Alt işveren yönünden kararın kesinleşmiş olmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Mahkemece davalı asıl işverenin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi kapsamında müştereken ve müteselsilin sorumluluğu belirlenmeli, ancak mükerrer ödemeyen neden olmamak koşulu ile alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Yazılı gerekçe ile yukarda belirtilen normatif hükümlere aykırı olarak davanın reddi hatalıdır. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 01/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.