Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19751 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14394 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BURSA 3. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 29/12/2011NUMARASI : 2010/408-2011/933DAVA :Davacı, maddi tazminat, manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davacıya davalıca eğitim gideri olarak verilen paranın davacı tarafından geri ödenmediği gerekçesi ile davacının davalı tarafından hukuka aykırı olarak kanuni takibe aldırıldığını, bu nedenle davacının işini kaybeyme ve bankacılık sektöründe bir daha iş bulamama, işinde yükselememe riskine girdiğini, bankalardan kredi çekemediğini, kredi kartı dahi alamadığını, bu kaydın silindiği belirtilmesine rağmen silinmediğini ve gelecekte de davacının karşısına bir engel olarak çıkabileceğini ileri sürerek manevi tazminat ve maddi tazminat alacakları ile kanuni takip kaydının kaldırılmasını istemiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, eğitim giderlerini ödemeden işten ayrılan davacının davalı Banka'nın sisteminin işleyişi sonucunda TCMB'na bildirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, sübut bulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.D)Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Somut olayda, dosyada mevcut davalı vekilinin 01/03/2011 havale tarihli dilekçesinde, davalı Banka'nın sistemindeki aksaklık nedeni ile davacının TCMB'na kanuni takip olarak bildirildiği belirtilmiş olup, tüm dosya kapsamından da davalının bu eyleminin hatalı olduğu sabittir. Davalının bu eylemi sonucunda davacının kredi ve kredi kartı başvurularının sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece, davalının bu kaydın kaldırılması için gereken işlemleri yaptığı, bu nedenle sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş ise de, neden hala davacının bir kısım banka kayıtlarında kanuni takip altında göründüğü somut verilere dayanılmaksızın ve teknik ve detaylı bir araştırma yapılmaksızın“kayıtlarında hala bu davacının kanuni takibi görünen bankanın kayıtlarını güncellememiş olabileceği” yönünde tahmine dayanan bilirkişi raporu doğrultusunda açıklanmış, TCMB'ndan, davalının bu kaydın kaldırılması için gereken işlemleri yapıp yapmadığı, yaptı ise ne zaman yaptığı dahi sorulmamıştır. Kaldı ki, davalının, bu kaydın kaldırılması için gereken girişimlerde bulunduğu tespit edilmiş dahi olsa, bankacılık sektöründe, TCMB'nın kanuni takip kayıtlarının eş zamanlı olarak diğer bankaların bilgisayar ekranlarından da görülebileceği ve bu bilgileri kaydeden bankaların bu bilgileri güncellemeyerek kendi arşiv kayıtlarını oluşturabilecekleri bilinen bir durumdur. Ayrıca, davalı kanuni takip kaydının kaldırılması için gereken işlemleri yapmış dahi olsa, davacının kanuni takibe aldırılması davalının kusuru olup, ortaya çıkan neticeler de bu eylemin doğrudan sonucudur. Davalının bu sonucu engellemek veya devam eden sonuçlara bir son vermek üzere girişim yapması, sonuçlardan sorumlu tutulmamasına engel değildir. Bu durumda, davalının TCMB'na bir hata olduğunu ve kaydın silinmesini usulüne uygun olarak bildirdiği tespit edilmiş dahi olsa, davacının kanuni takibe alınarak bir nevi “güvenilmez kişi” olarak ilan edilmesi, netice olarak da diğer bankalardan kredi veya kredi kartı alamaması sonucu ile davalının kanuni takibe aldırma şeklindeki eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı kabul edilemez. Öte yandan, müdebbir ve basiretli bir tacir ve bir güven kurumu niteliğinde olan davalı Banka'nın doğrudan iştigal konusuna giren “kanuni takibe aldırma” konusunda, kendi sistemindeki aksaklıklara dayanması düşünülemez.Davalının eylemi sonucunda haksız bir şekilde kanuni takibe alınarak bir nevi “güvenilmez kişi” ilan edilen davacının, neticede kredi veya kredi kartı alamamak gibi olumsuzluklar ile de karşı karşıya kaldığı, bundan üzüntü ve sıkıntı duyarak manevi zarara uğradığı, bu itibarla manevi tazminat talebinin hakkaniyete uygun bir miktar üzerinden kabulünün gerektiği düşünülmeden, manevi tazminat talebinin reddi hatalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.