MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, eşit işlem tazminatı ile fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının 18/09/2010 tarihinden iş akdinin feshedildiği 19/10/2012 tarihine kadar çalıştığını, ayrıldığı tarih itibarıyla net 1.100,00 TL ücret aldığını, davalı işyerinde yasal çalışma saatinin üzerinde fazla mesai yapıldığını, davacının ağır çalışma kapsamında haklarını talep ettiğini, bu nedenle iş akdinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, fazla mesai ücreti ile eşit işlem tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının fazla mesaiye ilişkin herhangi bir alacağı bulunmadığını, davalı işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, fazla çalışma yapılması halinde ücret bordrosunda tahakkuk ettirilerek ödendiğini, eşit davranma borcuna aykırılık iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının imzalamış olduğu sulh ve ibraname kapsamında şirket nezdinde çalışmalarına bağlı tüm hak ve alacaklarını aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.Somut uyuşmazlıkta; davacı haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, ayrıca her hafta en az iki gün 1-3 saat ve bazı günlerde 3-4 saat fazla mesai yaptığını iddia ederek fazla mesai ücreti talebinde bulunmuştur. Davalı, işyerinde fazla mesai yapılmadığını savunmuştur.İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır.Diğer taraftan 6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” ve 254. Maddesinde ise “Dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur” kurallarına yer verilmiştir. Dairemizin istikrarlı uygulaması gereği, davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi gerekir. Bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmelidir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanlarına göre davacının haftalık 12,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Oysa davacı tanığı olarak dinlenen ... ve ... isimli işçiler benzer taleplerle işverene karşı dava açmışlardır. Bu tanıkların konumu, tanıklıklarına duyulacak güveni etkileyecek durumdadır. Bu nedenle tanıklıklarına itibar edilemez. Tanık ... ise davacı ile aynı bölümde çalışmamıştır. Tanık ... davacı ile aynı bölümde çalışmıştır.Dosyadaki bilgi, belgeler ve özellikle tanık ...’in anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işyerinde haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile çalıştığı, işe başladığı ilk altı aylık dönemde Cumartesi günleri 10.00-13.00 saatleri arasında 15 dakika ara dinlenme ile çalıştığı, sonraki dönemde ise Cumartesi günleri çalışmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının fazla çalışma ücreti alacağının bu çalışma gün ve saatlerine göre hesaplatılıp hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde belirlenmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.