MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, Gizlilik ve Rekabet Etmeme Sözleşmesinin 8. maddesine aykırı hareket eden karşı davalının sözleşmenin 8. maddesi gereğince ödemekle yükümlü olduğu 16 aylık brüt maaşı tutarındaki cezai şartı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, karşı dava dilekçesi ile müvekkili firmanın 1982 yılından beri kablo imalatı konusunda faaliyet gösterdiğini, dünyada ilk 5 firmadan biri olduğunu, Ortadoğu ve Türkiye’de ise lider olduğunu, karşı davalının müvekkili firmada 19.03.2007 tarihinde çalışmaya başladığını, elektrik mühendisi olarak işe alınan karşı davalının ODTÜ mezunu olduğunu, karşı davalının çalışmalarından son derece memnun görünmesine rağmen 26 Temmuz 2010 tarihinde aniden şahsi nedenlerle ayrılmak istediğine dair bir istifa dilekçesi verdiğini, şirket üst yönetimince bu istifasından vazgeçirilmeye çalışıldığında da hiçbir somut neden göstermediğini ve sonradan da bu istifasından vazgeçtiğini, karşı davalının 2011 yılı başında aksesuar bölüm şefliğine terfi ettirildiğini ve maaşında da artış yapıldığını, ancak karşı davalının yine müvekkili şirket açısından hiç anlaşılmaz bir şekilde 25.08.2011 tarihinde “Farklı kariyer hedeflerim olduğundan istifa ediyorum” diyerek ikinci kez bir istifa dilekçesi verdiğini ve şirketten ayrıldığını, müvekkili şirket yöneticilerinin bu kadar çok yatırım yaptıkları, umut vaat eden genç bir çalışanın işten ayrılmasından üzüntü duyduğunu ancak davalının kablo işinin kendisini sıktığını ve farklı bir alanda çalışmak istediğini söylemesi üzerine de davalının önünü kesmek istemediklerini ve el sıkışarak ayrıldıklarını, ne var ki karşı davalının şirketten ayrıldıktan tam 6 ay sonra birtakım mesnetsiz iddialarda bulunarak açmış olduğu dava üstüne hakkında yapılan araştırma neticesinde müvekkili şirketle ilişiğinin kesilmesinin hemen ertesi gününde müvekkili şirketin pazardaki en güçlü rakiplerinden birinin yeni açılan ... Merkezinde çalışmaya başladığının öğrenildiğini, müvekkili şirkete ait tüm bilgileri haiz olan karşı davalının rakip şirketin ... bölümünde çok iyi çalışma koşulları ve gelecek için önemli kariyer vaatlerinde bulunularak istihdam edildiğinin alınan duyumlar arasında olduğunu, karşı davalının müvekkili şirkette 01.04.2009 itibariyle çalıştığı süre içerisinde müvekkili şirketin ileri teknoloji ürün imalatına ilişkin her türlü gizli bilgiye vakıf olduğunu, bu bilgilerin herhangi bir yerde herhangi bir şekilde kullanılmasının müvekkili şirket açısından çok büyük ticari zarara yol açacağının aşikar olduğunu, müvekkilinin bu nedenle caydırıcı etkisi olması amacıyla Araştırma geliştirme birimi çalışanları ile gizlilik ve rekabet etmeme sözleşmesi imzaladığını, anılan sözleşmenin 8.maddesinin son derece açık hükmünü ihlal eden karşı davalının bu davranışından doğacak zararlarının tazminine dair bu madde hükmünce ödevli olduğu 16 aylık brüt maaş tutarını cezai şart olarak ödemesi yönünde karar tesis edilmesi talebiyle mahkemeye başvurma zarureti doğduğunu iddia ederek karşı davaları yönünden Gizlilik ve Rekabet Etmeme Sözleşmesinin 8. Maddesine aykırı hareket eden karşı davalının sözleşmenin 8. Maddesi gereğince ödemekle yükümlü olduğu 16 aylık brüt maaşı tutarındaki cezai şartı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti: Davacı karşı davalı vekili, davalı karşı davacının açtığı karşı davanın tefriki gerektiğini, davalı karşı davacının açtığı karşı davanın cevap süresinde açılmamış olduğu için süresinde açılmayan karşı davanın tefriki gerektiğini, rekabet sözleşmesinin içerdiği sınırlandırma şartlarının BK madde 455’in öngördüğü şartları taşımadığından geçersiz olduğunu, bu nedenle karşı davanın reddi gerektiğini, işverenin baskısı ile imzalanmış olan tek taraflı rekabet yasağı sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere dava konusu sözleşmede yer bakımından herhangi bir sınırlama olmadığını, bu nedenle rekabet yasağı sözleşmesinin Borçlar Kanununun öngördüğü şartları taşımadığından geçersiz hale geldiğini, kaldı ki müvekkilinin şu an çalışmaya başladığı işyeri farklı bir şehirde olduğundan rekabet yasağı sözleşmesine herhangi bir aykırılık olmadığını, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerlilik kazanabilmesi için kanunun saydığı şartlardan birinin de iş türü bakımından bir sınırlama içermesi olduğunu, sözleşmede konu bakımından bir sınırlama olmayıp, genelleme yapıldığını, bu durumun Anayasaya, Medeni Kanuna ve Borçlar Kanununa aykırı olduğunu, davalı karşı davacının dava dilekçesinde mühendis olan müvekkilinin başka bir firmada ... bölümünde çalışmaya başlaması gerekçe gösterilerek rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandığından bahsedildiğini, müvekkilinin yeni çalışmaya başladığı işyerinde dava dilekçesinde ve rekabet yasağı sözleşmesinde yasak konulan kablo ve kablo aksesuarları alanında değil, tamamen farklı bir alan olan Orta Gerilim Hava İzoleli Pano üretiminde mühendis olarak çalıştığını, davalı karşı davacının dayandığı rekabet yasağı sözleşmesinin işçi tarafından haklı fesih nedeni ile iş akdinin feshedilmesi sebebi ile BK madde 447 uyarınca geçersiz olduğunu, dava konusu rekabet yasağı sözleşmesinin tek taraflı şart içermesi nedeniyle geçersiz olduğunu, karşı davaya konu sözleşmenin içerdiği cezai şartın fahiş olduğunu savunarak karşı davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, rekabet yasağını düzenleyen ve cezai şartın belirtildiği sözleşmenin T.B.K.'nun 420/1 maddesine aykırı olduğu, bu maddede belirtilen sırf işçi aleyhine şartlar içeren bir mahiyet arz ettiği, rekabet yasağını düzenleyen bu sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle cezai şart alacağına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz: Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:Taraflar arasındaki uyuşmazlık, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin sözleşme yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme, hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet sözleşmesi süresi içinde yapılmaması gereken bir hususta değil, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir.İş sözleşmesinin devamı sırasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur. Bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçları ile aynıdır.Oysa somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart alacağı istemektedir. Rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih 2011/11-781 Esas- 2012/109 Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.Açıklanan nedenlerle, mahkemece mutlak şekilde ticaret mahkemelerinin görevine giren davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç:Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.