Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19158 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4805 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak 06/04/2006 tarihinden 12/01/2013 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, işyeri dışında işlediği hakaret suçundan mahkumiyet aldığını, zorlayıcı nedenlerle işyerinden ayrıldığını, kıdem tazminatı hakkı olduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının kliniklerinde kaldığını, mesai haricinde hurda ve kağıt toplayarak zaman geçirdiğini, gece bekçisi olarak çalıştığını, kendi kusuru ile işten ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş akdinin hapis cezasının infazı nedeniyle kollukça yakalanıp cezaevine konulması nedeniyle sona erdiğinden kıdem tazminatı talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Somut uyuşmazlıkta, davacı 12.01.2013 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığını iddia etmiş, davalı işveren iş akdinin 14.09.2012 tarihinde sona erdiğini ve ... çıkışının da bu tarihte yapıldığını savunmuştur. Mahkemece davacının 12.01.2013 tarihine kadar çalıştığı kabul edilerek yapılan hesaplamalara itibar edilmiştir.Dosya içeriğine göre, hizmet döküm cetvelinde davacının 14.09.2012 tarihinde çıkışının yapıldığı ve ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.09.2012 tarih ve 2012/4-736 sayılı yazısında, “davacının 14.09.2012 tarihinde gözaltına alındığı ve toplam 9 aylık hapis cezasının infaz edilmek üzere halen ... Açık ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunduğu” şeklinde cevap verildiği görülmektedir. İlgili yazı ve hizmet döküm cetveli taraflardan ve özellikle davacı asilden sorularak, gerekirse Savcılıkla yazışma da yapılarak iş akdinin fiilen sona erdiği tarihin kesin olarak tespit edilip hesaplamaların belirlenecek tarihe göre yapılması gerekirken, fesih tarihinin eksik inceleme ve araştırma ile belirlenmesi hatalıdır.3-Mahkemece hükme esas bilirkişi raporunda davacının işyerinde haftada 7 gün çalıştığı kabul edilmesi karşısında, haftalık 6 gün üzerinden belirlenecek fazla mesai çalışmasına hafta tatilinde yapılan çalışmanın 7,5 saati aşan kısmının da eklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.4-İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından dosyaya sunulan bordroların bir kısmında fazla mesai ücreti tahakkukları bulunduğu ve ödemelere ilişkin banka kayıtlarının sunulduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas bilirkişi raporunda davacının bordrolarda imzasının bulunmadığı gerekçesiyle bu tahakkuk bulunan ayların fazla mesai hesabında dışlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, ücret bordrolarında fazla mesai tahakkuku bulunan aylar açısından banka ödemeleri ile karşılaştırma yapılarak fazla mesai ücreti hesabında ödeme yapılan ayların dışlanması gerekmektedir.5-Karar tarihinde davalı taraf vekille temsil edilmemesine rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 03.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.