MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından verilen 17.03.2015 havale tarihli dilekçede Dairemizin 22.01.2015 tarih, 2014/ 31725 E ve 2015/ 1913 K sayılı onama kararının maddi hataya dayalı olarak verildiği ileri sürülerek kararın ortadan kaldırılması ve maddi hatanın düzeltilmesine karar verilmesi talep olunmuştur. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 24/3. maddesinde, fesih tarihi ile karın kesinleşmesine kadar olan süre için ücret ve diğer hakların ödenmesi başvuru şartına bağlanmamış olup Dairemizce bu konu gözden kaçırılarak karar verildiği anlaşılmakla yukarıda tarih ve numarası belirtilen ONAMA KARARININ ORTADAN KALDIRILMASINA ve hükmün aşağıdaki şekilde bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı işçi, sendikanın işyeri temsilciliği görevini üstlendiğini, bu görevin T... 23.05.2013 tarihli yazısı ile davalı ...’a bildirildiğini, davacının iş akdinin 31.08.2013 tarihinde 6356 sayılı Yasa’nın 24. maddesine aykırı olarak neden gösterilmeden feshedildiğini ve yazılı olarak kendisine bildirilmediğini, davalı işverenin feshin son çare olması ilkesine de uymadığını, sürekli işçi alınırken davacının işten çıkartılmasının davalı işverenin kötüniyetli olduğunu gösterdiğini beyanla, ... A.Ş. işyerine iadesini, 6356 sayılı Yasa’nın 24. maddesi gereği fesih tarihi ile huzurdaki dava sonucu verilecek kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesini, işverence süresinde işe başlatılmaz ise iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer haklarının temsilcilik süresince ödenmeye devam edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve iddia etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde gösterilen delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, bu nedenle davacı tarafın delillerine karşı beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacının işe iade talebinde kendileri ile birlikte diğer davalı ... A.Ş.’ne de yöneldiklerini, oysa iki şirketin ayrı tüzel kişiliklere sahip ayrı şirketler olduklarını, davacı ve yüklenici firma ile müvekkili şirket arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunmadığını, işin tamamının ihale yolu ile başka işverene verilmesi halinde asıl-alt işverenlik ilişkisinden bahsedilemeyeceğini, işin bütünü ile devri ve anahtar teslimi müteahhitlik işi olduğunu, iş sahibi müvekkil şirketin yüklenici firmaların işçilerinin asıl işvereni olmadığından onlara karşı sorumlu tutulamayacağını, yüklenici firma ile yapılan hizmet alım sözleşmeleri gereği iş ile ilgili personel istihdamı, işçilik hak, ücret ve alacakların ödenmesinde sorumluluk yüklenici firmaya ait olduğunu, bu nedenlerden dolayı davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine bir karar çıkması durumunda dava dışı yüklenici firmalara davanın ihbarını talep ettiklerini, davacı müvekkil şirket çalışanı olmadığından özlük dosyasının yüklenici firmalardan istenilmesi gerektiğini, davacı taraf yüklenici firma çalışanı olup, müvekkil şirket ile herhangi bir hizmet akdi bulunmamasına rağmen kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının 6356 sayılı Yasa’nın 24. maddesine dayanan taleplerinin fesih tarihinden değil, işverene bildirim tarihinden itibaren söz konusu olabileceğini, son olarak davacının sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığına bakılması gerektiğini, belirli süreli ise işe iadesinin söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddinin, bu kabul edilmez ise birlikte açılan eda ve tespit davalarının tefrikinin, ayrıca haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı Hisçe şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ihale usulü ile ...’tan iş aldığını, bu işleri ...’ın koymuş olduğu kurallara göre yerine getirdiğini, işçilerin müvekkil şirketçe işe alındığını, araç ve malzemelerin müvekkil şirket tarafından temin edildiğini, davalılardan ... ile ilişkinin davacının iddia ettiği gibi muvazaaya dayanmadığını, müvekkil şirket ile ... arasında asıl-alt işveren ilişkisi içerisinde alınan ihale süresince mevcut personel ile çalışmaya devam edildiğini, davacının Bayrampaşa İşletme Müdürlüğü’nde alınan ihale gereği şoför olarak çalıştığını, davacı ile alınan ihale sürelerine uygun olarak 13.01.2011 ve 07.12.2012 başlangıç tarihli ve 24 ay süreli belirli iş sözleşmeleri yapıldığını, ...’ın 03.06.2013 tarihinde özelleştirilmesi nedeniyle ... tarafından aralarındaki hizmet alım sözleşmesinin 31.08.2013 tarihi itibarıyla feshedildiğinin müvekkil şirkete bildirildiğini, yapılan işin devamı fiilen ve hukuken imkansız olduğu için davacı da dahil 100 işçinin iş akdine son verildiğini, davacının iade edilebileceği başka bir iş olmadığı için feshin son çare olması ilkesine uyulduğunu, son olarak davacının başından beri ... işçisi olduğu iddiasında iken müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı ... şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; 28.05.2013 tarihinde hisse satış sözleşmesi imzalanarak davalılardan ...’ın özelleştirme sürecinin tamamlandığını, ...’ın % 100 oranındaki hissesinin müvekkil şirkete ait olduğunu, ancak davalılardan ... ile davalılardan ... A.Ş.’nin ayrı idari ve ekonomik yapılanmaya sahip özel hukuk tüzel kişileri olduklarını, müvekkil şirketin elektrik dağıtım işlerini yürütmediği gibi davacının işçisi olduğu yüklenici firmalar ile imzaladıkları herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, davacı müvekkil şirket çalışanı olmayıp, müvekkil şirket ile hiçbir bağının olmadığını, bu nedenlerle gerek husumet yönünden gerekse haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, davalı kurum ile davalı şirket arasında yasaya uygun şekilde geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığı ve ilişkinin işçi teminine yönelik olduğunun kabulü ile davacı işçinin başlangıçtan itibaren davalı kurum çalışanı olduğu, işverenlik sıfatının davalı ...'a ait olduğu, diğer davalıların işverenlik sıfatının bulunmadığı, ayrıca davacının sendika temsilcisi olması nedeniyle, 6356 sayılı kanunun 24. maddesine göre davacının iş sözleşmesinin fesih nedeninin açık ve kesin olarak gösteren yazılı bir fesih bildirimi ile bildirilmediği, sendika temsilcisi olan davacının ücretlerinin ve diğer haklarının temsil süresince ödenmeye devam etmesinin gerektiği belirtilerek hüküm kurulmuştur. Kararı yasal süresi içinde davacı ve davalılardan Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Avukatları temyiz etmiştir. Torba maddeyle davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı işçi işyeri sendika temsilcisi olup, 6356 sayılı Yasanın 24/3. maddesinde, “Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Fesih tarihi ile kararın kesinleşmesine kadar olan dönem ücret ve diğer hakları için feshin geçersizliğinin tespiti yeterli olup, işçinin işe iadesi için başvuru şartı aranmaz. Mahkemece hüküm fıkrasının 1/c bendinde fesih tarihi ile kararın kesinleşmesine kadar olan dönem ücret ve diğer haklarının ödenmesinin, işe başvuru şartına bağlanması hatalıdır. Kararın bu yönden bozularak ortadan kaldırılmasına ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeyle; 1- Mahkeme kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 2–Davanın kabulü ile; a–)Davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının, davalı ...’a ait işyerindeki işine İADESİNE; b–)Davacının yasal süresinde müracaat etmesi ve yine süre içinde işverence işe alınmaması durumunda iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek, ücretlerinin ve diğer haklarının temsilcilik süresince ödenmeye devam etmesi gerektiğinin belirlenmesine; c–)Davacının temsilcilik süresini aşmamak kaydı ile fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücretlerinin ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ; d–) Davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna; 3-Davalılar Hisçe ve ... Şirketleri yönünden husumet yönünden davanın reddine, 4-Yargılama giderleri yönünden; a)Alınan 24,30 TL peşin harçtan, alınması gereken 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL harcın davalı ...'tan tahsiline; b)Davacı tarafça yapılan, ilk masraf başvurma harcı, peşin harç toplamı 48,60 TL yargılama giderinin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine; c)Davacı tarafça yapılan toplam 369,45 TL yargılama giderinin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine; d)Davalı ... şirketi tarafından yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına, e)Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ne göre 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine; f)Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ne göre 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... ve Hisçe şirketlerine verilmesine; g)Davacının yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine; iade giderinin davacı tarafından yatırılan avanstan karşılanmasına; h)Davalıların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine; iade giderinin davalı tarafından yatırılan avanstan karşılanmasına; i)Hükümden sonra, gerekçeli kararın HMK 321/2 maddesi gereğince resen taraflara tebliğine, 4 (dört) adet tebligat giderinin davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına; bu giderlerin yapılması durumunda 36,00 TL giderin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine; Kesin olarak 25/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.