MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; müvekkilinin 15/01/2008 tarihinde davalı işveren nezdinde işten ayrıldığı 31/05/2010 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını,en son aldığı aylık net ücretin 800 TL olduğunu,müvekkilinin 2009 ve 2010 yılı ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, işyerinde çalışmaya devam ederken 13 Mayıs 2010 ve 18 Mayıs 2010 tarihinde davalı tarafından işyerinin Kocaeli sınırlarındaki Kullar'daki işyerine nakledildiğini,yeni yerde devam etmesi gerektiğinin bildirildiğini, 18/05/2010 ve 20/05/2010 tarihinde çalışmayı kabul etmediğini davalı tarafa bildirdiğini,bu bildirim üzerine yeni iş yerine adresinin uzak mesafede bulunduğunu,bu durumun önceden kendisine bildirilmesi ve yeni iş arama için zaman aralığının kendisine verilmesi gerektiğini,14/05/2010 ile yeni işyerine gelmesi istenen 24/05/2010 tarihleri arasında bu imkandan yoksun bırakıldığını,çalışma koşullarında esaslı değişiklik olan bu durumun tarafında ailevi ve uzaklık nedeniyle kabulünün mümkün olmadığını davalıya yazı ile bildirdiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı, ücret alacağı ve 2009 yılı ile 2010 yılına ait yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili; davacının şirkette 15/01/2008-31/12/2010 tarihleri arasında çalıştığını, davacıya davalı şirket tarafından 24/05/2010 tarihinden itibaren geçerli olacak işyeri değişikliği konulu tebligatın 13/05/2010 tarihinde tebliğ edildiğini,davacının işyeri değişikliği konulu yazıyı tebliğ aldığını gün kabil etmediğini beyan ettiğini,davalı şirketin ekonomik ve operasyonel nedenlerle kira akdi ile faaliyet gösterdiği İstanbul adresinden Mayıs 2010 sonu taşındığını,davalı şirket çalışanlarının çoğunun işyeri değişikliğini kabul ettiğini, işyeri değişikliği ile davacının ücret ve kadrosunda herhangi bir değişiklik olmayacağını,ulaşımında 3 veya 4 kişiden oluşan özel araçla sağlandığını,tüm bu hususların davacıya açıklanmış olmasına karşın davacının 29/05/2010 ve 31/05/2010 tarihlerinde işyerine mazeretsiz olarak gelmediğini, iş akdinin devamsızlık sebebiyle sona erdiğini,davacının davalı şirketten ücret alacağı olmadığını,davacının yıllık izin alacağı da bulunmadığını,yıllık izin alacağının 2010 maaşı ile birlikte ödendiğini,davalının hak ve alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İş ilişkisinin taraflarının iş sözleşmesinde, gerektiğinde işverence çalışma koşullarında değişiklik yapabileceğine dair düzenlemelere gitmeleri halinde, işverenin genişletilmiş yönetim hakkından söz edilir. Bu halde işveren, yönetim hakkını kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki sınırlara uymak kaydıyla işçinin çalışma koşullarında değişiklik yapma hakkını sürekli olarak kazanmış olmaktadır.İşverenin yönetim hakkı kapsamında kalan ya da geçerli nedene dayanan değişiklikler, çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilemez.Somut olayda; davacı ile davalı arasında imzalanan 01/08/2008 tarihli iş sözleşmesinde “işçinin işverenin Türkiye genelindeki işyerlerinde görevlendirmeyi kabul ettiği “ hükmüne yer verilmiştir. Davacı sözleşmedeki imzaya itiraz da etmemiştir. Ayrıca dosya içeriği bir bütün olarak ele alındığında işyerinin nakli dışında davacının daha önce yaptığı iş, aldığı ücret, ya da unvan gibi konularda işin başkalaşması, ağırlaştırılması, ücretinin azaltılması gibi herhangi bir durum söz konusu değildir. Aslında böyle bir iddia da söz konusu değildir. Ankara’da bilindiği gibi Büyükşehir Belediyesi Hudutlarının yasal bir düzenleme ile genişletilmesi, bazı yeni ilçelerin özelikle yargı (yetki) yönünden sınırlarının genişletilmesi Ankara içindeki eski dönemden kalma bazı iş merkezlerinin tamamen yıkılarak şehir dışına taşınması gibi hususlar da dikkate alındığında davalının işyerini Ankara dışına nakletmesinde kötüniyetli bir yön görülmemiştir. Ayrıca dinlenen tanıklar işyerinin taşındığı yeni iş merkezine işveren tarafından sağlanan servis ile gidip geldiklerini ifade etmişlerdir. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde davacının fesih gerekçesi yukarıda belirtilen yasal ve hukuksal gerekçelere göre haklı neden oluşturmamaktadır. Buna göre dava konusu kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi hatalıdır.3- Davacı işçi 2009 ve 2010 yıllarına ait yıllık izninin tam olarak kullandırılmadığından söz ederek izin ücreti isteğinde bulunmuş, davalı işveren bir kısım izin kullanma belgelerini sunmuştur. Ayrıca davalı, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacıya dosyada belli olan dönemde yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığına dair yemin teklif etmiş, mahkemece yemin teklifine ilişkin bir değerlendirme yapılmadan ve dosyadaki izin belgeleri nazara alınmadan davacının 2009 ve 2010 yıllarına ait yıllık izninin tamamı hüküm altına alınmıştır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri ya da eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işverenin işçiye yemin teklif hakkı mevcut olup, somut olayda yemin teklif edilmiştir. Yıllık izin kullandırıldığı veya ücretlerinin ödendiği konusunda ispat yükü üzerinde olan işveren bu savunmasını 2009 ve 2010 yılları yıllık izin talep formlarına dayandırmıştır. Bu belgeler ve yemin teklifi değerlendirilmeden izin ücretinin kabulü hatalıdır. 4- Hükmedilen miktarların net mi brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.