Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18313 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14841 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : GEBZE 3. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 27/02/2012NUMARASI : 2011/353-2012/76 DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ile yıllık izin ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, sürekli fazla mesai yaptığını, genel tatillerde de aynı çalışmanın devam ettiğini, ancak karşılığının ödenmediğini, üretim müdürü olarak haftanın 6 günü 8-21.30 arası ve ayda 2 pazar 8-20 arası çalıştığını belirterek, 500 TL kıdem tazminatı, 250 TL fazla çalışma alacağı, 250 TL yıllık izin ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacıya bir kısım ödemeler yapıldığını, fazla çalışma alacağının bulunmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Mahkemece davalı vekiline 3.5.2011 tarihli celse de delil listesi sunmak, listesinde yazılı delilleri listesine eklemek, varsa tanık isim ve adreslerini bildirmek için 10 günlük kesin süre verilmiştir. Davalı vekili 10 günlük süre içerisinde delil listesini sunmuş, tanıklarının isim ve adreslerini bildirmiştir. Mahkemece 13.7.2011 tarihli celse de; davalı vekiline tanık isimlerini bildirmesi, tanıkları için yatırması gereken giderleri, tanık ücretleri ayrı ayrı açıkça yazılarak kesin süre verildiği, verilen kesin sürede gerekli giderler yatırılmadığı gibi, tanıklarını da hazır etmediği gerekçesiyle davalı tarafın tanık dinletmekten vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Kural olarak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca, kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının belirtilmesi, bilhassa tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması, gerekir.Mahkemenin verdiği kesin süre şekli anlamda usule uygun değildir. Zira kesin mehile uymamanın sonuçları davalıya ihtar edilmediği gibi yukarıda açıklandığı üzere yargılamayı uzatmadığı sürece, savunma hakkının kutsallığının içeriğine dokunmadan kullanılması gereken bir usul hukuku yöntemi olduğu da dikkate alındığında, verilen kesin süre usul hukukuna konuluş amacına uygun kullanılmadığından, yöntemine uygun değildir ve bu suretle verilen kesin süre hukuki sonuç doğurmaz. Usulü yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan süresi içinde delil listesini veren ve sonrasında tanıklarını dinletmek isteyen davalı tarafa , sırf masrafları yatırmadığı gerekçesiyle tanıklarının dinlenmemesi adil bir yargılama değildir. Hukuk Yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır. Yine hakim, davanın süratli bir şekilde bitirilmesini temel amaç kabul edip, kesin süre kurumunu bu amacın hizmetine vermemelidir. Zira davanın makul sürede bitirilmesi adil yargılama hakkının bir unsuru ise de, bu temel insan hakkı, diğer usulü hakların feda edilmesiyle gerçekleştirilebilecek bir hak değildir. ( HGK 28.04.2010 gün 2010/2-221, 241 E,K) Şu halde, davalı tarafa tanıklarını dinletmek üzere usulüne uygun şekilde kesin süre tayin edilmeli, tarafların delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. 3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının haftanın 5 günü 08.30-21.30 saatleri arasında 2 saat ara dinlenme ile Cumartesi günleri 08.30- 18.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme ile hafta da 18.5 saat fazla çalışma yaptığı, ayda bir Pazar günleri çalıştığı kabul edilerek tanıkların davalı işyerinde işe başladıkları süreler dikkate alarak 01.01.2008- 30.11.2010 tarihleri arası için fazla çalışma alacağı hesabı yapılmıştır. Davalı vekili tarafından yukarıda yapılan hesaplamaya, tanık Birol'un aynı yerde faaliyet gösteren , farklı bir şirkette teknik bakımcı olarak çalıştığı için ara ara davacının çalıştığı fabrikaya bakıma gittiğini, çalışma koşullarını davacı ile birlikte çalışmadığı için bilemeyeceğini, tanığın işveren aleyhine davası olduğunu belirterek somut itirazlarda bulunmuş, Mahkemece davalının itirazlarına neden itibar edilmediği karar gerekçesinde gösterilmemiştir. Mahkemece davalının itirazları dikkate alınarak davacı ile birlikte çalışan, işveren aleyhine davaları bulunmayan diğer iki tanığın beyanları ve davalı işyerindeki işe başlama tarihleri dikkate alınarak ve kendilerinin işyerinden ayrıldıktan sonra davacının hangi saatte ayrıldığını bilemeyeceklerinden tanıkların işyerinden ayrılış saatleri esas alınmak suretiyle dosya içeriğinde bulunan tüm delillerle birlikte ( davalı tanıkları dinlendiği takdirde davalı tanık beyanları ile birlikte ) değerlendirilerek fazla çalışma alacağı hesaplanmalıdır. 4- Davacının ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı halde, HMK 26. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak ıslahla arttırılan miktarlara ıslah tarihinden faiz yürütülmesi de hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.