Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18280 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4841 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili özetle, davacının davalı işyerinde 20.08.2009 tarihinde çalışmaya başladığını 30.06.2013 tarihinde iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, iddia ederek; kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı işveren vekili davacıya kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacaklarının ödendiğini davacının hiçbir alacağının bulunmadığını, devamsızlık yapması nedeniyle işine son verildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir2-Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıya 2012 yılının Ekim, Kasım ve Aralık ayları ile 2013 yılının Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında kıdem tazminatı adı altında ödemeler yapıldığı ve mahkemece kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemelerin hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edildiği anlaşılmıştır.Davacı kıdem tazminatı adı altında ödenen bu paraların, maaş miktarını gizlemek amacıyla kıdem tazminatı olarak adlandırıldığını iddia etmiştir.İlgili bordrolar incelendiğinde, kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemelerin miktar itibariyle kıdem tazminatı ile hiçbir alakasının olmadığı, davacının kıdem tazminatına mahsuben avans ödenmesi talebinin bulunmadığı, bordrolarda sonuç olarak ödenen miktarların davacının iddia ettiği gerçek ücretlere denk geldiği, işverenin gerçek ücreti, kıdem tazminatı adı altında gizlemeye çalıştığı anlaşıldığından, bu ödemelerin hesaplanan kıdem tazminatından mahsubu hatalıdır.3-İş Yasasına göre kıdem tazminatına ve ücret ile ücret kapsamındaki alacaklara, en yüksek banka mevduat faizine hükmedileceği emredilmiştir. Ana kural bu şekilde olup, mahkemeler taleple bağlı olduklarından, farklı bir faiz türü talep edildiğinde talebe göre karar vermek durumundadırlar. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesinde kıdem tazminatı için yasada belirtildiği şekilde; en yüksek mevduat faizi, fazla çalışma ücreti açısından ise yasada mevduat faizi belirtildiği halde, yasal faiz talep etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesinde ise; kıdem tazminatına her nedense “yasal faiz” işletilmesini talep ederek, faiz türüne yönelikde ıslah yapmıştır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile faiz türünün tamamının değişmesi karşısında, Mahkemece yapılacak iş; en yüksek banka mevduat faizini geçmemek üzere, yasal faize hükmetmektir. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.