MAHKEMESİ : KONYA 3. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 19/01/2012NUMARASI : 2010/238-2012/13DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm duruşmalı olarak davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin 01.12.1998 tarihinde AŞÇI olarak işe başladığını, çalışmasının 06.04.2010 fesih tarihine kadar kesintisiz devam ettiğini, iş akdinin 06.04.2010 tarihinde mesai bitiminde eski tarihli iş sözleşmesi imzalatılmak istenmesi ve geçmişe ilişkin birtakım hukuka aykırılıkların düzeltilmesi isteğini davacının kabul etmemesi üzerine “yarın işe gelme ve muhasebeye giderek gerekli işlemleri yaptır, seninle bundan sonra çalışmak istemiyoruz” denildiğini, muhasebenin ise kıdem tazminatı ve diğer alacakları bulunmadığını ifade ettiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı A. B. AŞ vekili, personel özlük dosyasını ekinde sunduğu dilekçesinde özetle, dosyadan anlaşılacağı üzere davacının ücret, fazla mesai, izin vs. alacağı bulunmadığını, ayrıca işi kendisinin terk ettiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı hakkı olmadığını, aksine müvekkilinin ihbar tazminatı hakkı bulunduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyanla cevap ve delillerini ayrıca sunacaklarını beyan etmiştir.Davalılar vekili, ıslah sonrası dilekçesinde, davacının M. AŞ’de 11.07.2006 tarihinde işe başladığını, burada çalışmaya başladıktan sonra 3-4 ay geçmesine rağmen kendisine verilen işi düzenli olarak yapmadığını, arkadaşları ile sürekli çekişme halinde olduğunu, işyerinin huzurunu bozduğunu, öğleden sonra pasta yapması rica edildiğinde bu durumu kesinlikle kabul etmediğini, eğer yanına yardımcı alınırsa bu işleri yapabileceğini söylediğini, davalı yeni bir eleman aldı ise de davacının yine işleri aksatmaya devam ettiğini, davacı ile firma yetkililerinin bu konuyu konuştuğunu, davacının daha dikkatli olacağı hususunda söz verdiğini, işini iyi yapamamasına rağmen maddi olarak zor durumda olduğunu söylediğinden işten çıkarılmadığını, idare edildiğini, aradan yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra davacının kendi isteği ile kendisini işine veremediğini, ayrılmak istediğini söyleyerek bu firmadan istifa ederek ayrıldığını, istifa sonrasında zor durumda kaldığının görülmesi üzerine davalı firmanın aracı olduğunu ve diğer davalı firmada tezgahtarlık yapması için kendisini görevlendirdiğini, A. B. AŞ’de işe başladıktan sonra işe devamsızlıklarının her zaman devam ettiğini, çocuğunun ameliyat olacağını söylediğini, 10 gün gelmediğini, ramazan ayında işi gereği 24 gün gelmediğini, ayrıca asgari ücretle çalıştığı halde bankadan kredi çekeceğini söyleyerek aldığı maaşın yüksek gösterilmesini istediğini, firmanın buna da göz yumduğunu, fakat devamsızlıkların artması ile birlikte hakkında tutanak tutulmak zorunda kalındığını, devamsızlığının belgelendiğini, kısaca davacının M.AŞ’den kendi isteği ile istifa ederek ayrıldığını, istifa nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, A. B. AŞ’nin ise İş Kanunu madde 25/g ve h bentleri gereği haklı nedenle iş akdine son verdiğini savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Davanın kısmen kabulü ile kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, genel tatil, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Karar davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Yapılan yargılama sırasında bilirkişi raporunda davalıların sorumlu oldukları tutarlar bakımından yapılan belirleme ve davacı vekilinin bu belirlemeler karşısında yaptığı ıslah dilekçesi içeriği dikkate alınmaksızın, davacının davalı şirketlerin sorumluluğuna yönelik talepleri aşılarak hüküm kurulması hatalıdır. 3-Davada birden fazla davalı olduğu halde, davalılar arasındaki ilişkinin ne olduğu açıklanmadan ve hangi davalının sorumlu olduğu belirtilmeden “davalıdan” denilerek hüküm kurulmasının infazda tereddüde yol açacağı düşünülmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.