Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17254 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11983 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : KİRAZ ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİTARİHİ : 16/11/2011NUMARASI : 2008/112-2011/225DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ikramiye alacağı ve bayram harçlığı alacağı, hafta tatil ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği yakacak alacağı, yiyecek alacağı, aile yardımı alacağı, ek gıda alacağı, kırtasiye alacağı, giyim yardımı alacağı, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti, gece ve sorumluluk zammı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A)Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı K.. B..nde 04.07.1984 tarihinde işe başladığını, emeklilik nedeniyle 14.07.2009 tarihine kadar çalıştığını iddia ederek kıdem tazminatı, ikramiye ve bayram harçlığı, hafta tatili, toplu iş sözleşmesi gereği yakacak, yiyecek, aile, ek gıda, kırtasiye, giyim yardımı, yıllık izin, genel tatil, fazla mesai, gece ve sorumluluk zammı alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davacının 04.07.1984-14.09.2007 tarihleri arasında çalışarak emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını, kıdem tazminatının toplu iş sözleşmesi gereği hesaplanıp ödendiğini, haftada 1 gün izin kullandığını, izin ve genel tatil ile diğer haklarının da ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ikramiye alacağı ve yasal faizinin tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.D)Temyiz:Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı Yasanın 59 uncu maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen yasal bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise, işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27 nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve İş Kanununun 34 üncü maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/30158 E, 2008/28418 K.). Bu itibarla, izin ücreti için yasal faiz uygulanmalıdır. Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden takdiri indirim yapılması doğru değildir. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde soyut bir şekilde yıllık izin ücreti alacağı talep etmiştir. Çalışılan işyeri resmi bir kurum olup, işçilerin çalışmaları, izinleri ve ödemeleri kayıtlı olmak zorundadır. Mahkemece izin ücreti talebi, bilirkişinin soyut, varsayıma dayalı görüşüne itibarla reddedilmiştir. Mahkemenin uygulaması ve vardığı sonuç yasaya uygun değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacıya ait tüm izin kullanma kayıtları, tüm bordrolar getirtilerek, davacıya hangi yıllara ilişkin izin ücreti talep ettiği açıklattırılarak bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre izin talebi hakkında karar vermektir. 3-Davacı dava dilekçesinde ikramiye ve bayram harçlığı karşılığı 100 TL talep etmiştir. Mahkemece 100 TL’nin kaç TL’sinin ikramiye, kaç TL’sinin bayram harçlığı olduğu açıklattırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. 4-Mahkemenin faize yönelik hükmü hatalıdır. Mahkemece “1.506,41 TL” ikramiye alacağından ……TL’sinin dava tarihi olan 25.06.2008 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 29.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” şeklinde hüküm kurulması gerekirken “…. yasal faizinin” şeklinde faize hükmedilmesi hatalıdır. 5-Hükmedilen miktarların net mi, brüt mü olduğunun hükümde yazılmamasının infazda tereddüde yol açacağının gözetilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.F)Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.