MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 04/10/2011NUMARASI : 2007/575-2011/396DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla çalışma , genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının kendisinin işi bıraktıktan bir gün sonra başka işte çalışmaya başladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerek??eli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).Öncelikle karar başlığında davalı vekilinin isminin olmaması mahallinde düzeltilebilecek bir hata olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır. Somut olayda, yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği gibi yasanın düzenlediği şekilde gerekçesi de açıklanmak suretiyle hüküm kurulmaması doğru değildir.Ayrıca kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi arasında çelişki bulunmaktadır. Keza davacı kendini vekille temsil ettirmediği halde davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir. Bu nedenlerle sair hususlar incelenmeksizin hükmün bozulması gerekmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.