Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16095 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9677 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. İŞ MAHKEMESİ (KADIKÖY 3.İŞ) TARİHİ : 21/10/2011NUMARASI : 2010/872-2011/807DAVA :Davacı, uğranılan zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalının usulsüz kredi temin etmek suretiyle kendisini zarara uğrattığını iddia ederek maddi tazminat alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E:2008/663 sayılı dosyasında Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı vekilinin kararı temyiz incelemesi istemi üzerine Yüksek Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin E:2010/6286, K:2010/7605 sayılı ilamı ile görevsizlik kararının ONANMASINA karar vermiştir.Kadıköy 3. İş Mahkemesi'nin E:2012/9677, K:2014/16095 sayılı kararı ile toplanan kanıtlara dayanılarak davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Taraflar arasında, tazminat alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini" ortadan kaldırır.Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişki iş sözleşmesine dayanmaktadır. İşçinin sözleşmeye aykırı şekilde işverene zarar vermesi halinde, işverenin zararının tazmini amacı ile açacağı dava 818 Sayılı Borçlar Kanununun 125'inci maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımına tabidir.Somut olayda; davacı bankanın, şube müdürü olan davalı işçinin işlemindeki tutumları sonucu meydana gelen zararın giderilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; açılan davanın Borçlar Kanunu'nun 60. maddesinde haksız fiiller için öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasındaki hukuki ilişki hizmet akdine dayanmaktadır. Banka görevlisi olan davalının bankacılık mevzuatlarına aykırı şekilde işverene zarar verdiği iddiası, davalının akde aykırı davranışta bulunduğu anlamını taşır. Akde aykırı davranıştan doğan bu tür davalar ise 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabidir.Açıklananan nedenle Mahkemece işin esasına girilerek sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, davalının alacak talebinin Kanun'un 60. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.