MAHKEMESİ : İZMİR 9. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 25/01/2012NUMARASI : 2011/46-2012/30DAVA :Davacı, fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A)Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde 1999- 2010 tarihleri arasında banka güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, kış aylarında 07.00-20.00, 21.00 arası çalıştığını, yaz ve bahar aylarında ise 07.30-08.00’dan 20.00-21.00’a kadar çalıştığını, banka şubesinin öğlen saatlerinde açık olduğunu, bankanın yazılı talimatları gereği davacının öğlen yemek izni kullanmadığını, günlük ortalama 11-13 saat mesai yaptığını, ilgili bankanın mesai saatleri içinde kapanmadığını ve işlem görmeye devam ettiğini, bankanın tek güvenlik görevlisi olan davacının öğlen tatillerinde de çalışmak zorunda kaldığını, davalının iş kanununa aykırı olarak çalışma dönemi içinde davacı ve diğer tüm işçilerden kamu süzenine aykırı olarak fazla çalışma süresini ve ödemelerini kısıtlayacak imzaları baskıyla aldığını, bu imza ve kısıtlamaların davacının iradesini yansıtmadığını ve Yargıtay kararları gereği geçersiz olduğunu, fazla çalışma ücretlerinin eksiksiz olarak ödenmediğini iddia ederek 7.000 TL fazla mesai ücretinin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak, davacının bankadan ayrılırken tüm alacaklarını aldığını ve bankayı ibra ettiğini, davacının yaptığı fazla mesai ücretlerini aldığını, Yargıtay kararlarına atıfla, hizmet sözleşmesinin 2. maddesinde ücretin fazla mesai ücretini de kapsadığını, personel yönetmeliğine atıfla, personelce günlük işlerin mesai saatleri içerisinde bitirilmesi gerektiği, gün içinde işlerini bitirememesi nedeniyle ve işlerini tamamlamak amacıyla mesai saatleri dışında kendi iradesiyle yaptığı çalışmaların fazla mesai çalışması sayılmadığını, fazla mesai ücreti ödenmesinin mümkün olmadığını, bankada yoğun mesai uygulaması bulunmadığını savunmuşturC)Yerel Mahkeme Kararının Özeti. Mahkemece, 1. 399,39 TL brüt fazla çalışma ücretinin tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.D)Temyiz:Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. E)Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıdır. İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, sadece kalan yüzde elli kısmı ödenir. Kanunda öngörülen yüzde elli fazlasıyla ödeme kuralı nispi emredici niteliktedir. Tarafların sözleşmeyle bunun altında bir oran belirlemeleri mümkün değilse de, daha yüksek bir oran tespiti olanaklıdır. Fazla çalışma ücretinin son ücrete göre hesaplanması doğru olmayıp, ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanması gerekir. Yargıtay kararları da bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 16.2.2006 gün 2006/20318 E, 2006/3820 K.). Bu durumda fazla çalışma ücretlerinin hesabı için işçinin son ücretinin bilinmesi yeterli olmaz. İstek konusu dönemler açısından da ücret miktarlarının tespit edilmesi gerekir. İşçinin geçmiş dönemlere ait ücretinin belirlenememesi halinde, bilinen ücretin asgari ücrete oranı yapılarak buna göre tespiti gerekir. Ancak işçinin işyerinde çalıştığı süre içinde terfi ederek çeşitli unvanlar alması veya son dönemlerde toplu iş sözleşmesinden yararlanılması gibi durumlarda, meslek kuruluşundan bilinmeyen dönemler için ücret araştırması yapılmalı ve dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak bir karar verilmelidir. İşçinin normal çalışma ücretinin sözleşmelerle haftalık kırk beş saatin altında belirlenmesi halinde, işçinin bu süreden fazla, ancak kırk beş saate kadar olan çalışmaları “fazla sürelerle çalışma” olarak adlandırılır (İş Kanunu, Md. 41/3). Bu şekilde fazla saatlerde çalışma halinde ücret, normal çalışma saat ücretinin yüzde yirmi beş fazlasıdır. 4857 sayılı Yasanın 41 inci maddesinin dördüncü fıkrası, işçiye isterse ücreti yerine serbest zaman kullanma hakkı tanımıştır. Bu süre, fazla çalışma için her saat karşılığı bir saat otuz dakika, fazla süreli çalışmada ise bir saat on beş dakika olarak belirlenmiştir. Bu sürelerin de sözleşmelerle attırılması mümkündür. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir. İşçiye her ay ödenen ücret içinde fazla çalışmaların bir kısmının yer aldığı taraflarca kabul edildiğine göre 270 saatin 12 aya bölünmesi sonucu belirlenen 22,5 saat, her ay için kanıtlanan fazla çalışma süresinden indirilmelidir. İşçinin fazla çalışmasının kanıtlanamadığı veya çalışmaların karşılığının tam olarak ödendiği aylar için böyle bir indirime gidilmez. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir(Yargıtay 9.HD. 21.03.2012 gün, 2009/48913 E, 2012/9400 K .). Somut olayda, davacının iş sözleşmesinde maktu ücret içinde yapılan fazla çalışma karşılığının da bulunduğu kararlaştırılmış olup, davacının ücreti fesih tarihi itibariyle 1.500 TL civarındadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıdaki ilkeler doğrultusunda bu hususun değerlendirilmemesi yerinde değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, imzalı bordrolarda görünen fazla çalışmanın yazılı belge ile kanıtlanması halinde işverenlikçe yapılan ödemelerden daha yüksek fazla çalışma iddiasının kabulü gerekeceği göz önüne alındığında, dosyada bulunan sistem açma kapatma dökümlerinde davacının işyerine giriş çıkış saatleri haftalık olarak ayrıştırılarak davacının yasal çalışma süresini aşıp aşmadığı, aşmış ise ne kadarlık fazla çalışma tahakkuku yapılarak ücretlendirildiği ayrıntılı olarak belirlenip denetime elverişli bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.F)Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.